Yiğit önüne geleni yıkıyordu. Kafayı yemek üzereydi. İtaatkarlara karşı kurulan grupları dağılmak üzereydi. Dünya 'ya hak ve eşitlik getirme mücadeleleri sona ulaşamadan sonlanacaktı. Sistem bir kez daha kazanmak üzereydi. Ellerinde kalan son kale Fergana üssünde konyak yudumluyordu. Aklına itaatkarların okulların öğretilen bir bilgi geldi. Elinde son dart kalsa bile onu mutlaka kullanmalıydı. O esip gürleyen kemik kadrodan sadeve o kalmıştı. Emily'den de haber alamaz olmuştu. Nerdeydi? Yoksa o da mı ele geçirilmişti ? Yoksa onu da mı öldürmüşlerdi? Kalkıp televizyonu açtı. Haberlerde yeni gündeme oturan savaşlar, büyük devletlerin kendini Robin Hood sanan başkanları ve açlık sınırında ki insanlar vardı. Sistemin akışı devam ederken birden yayın kesildi. Sarışın uzun saçlı yeşil gözlü bir adam, tiksinç gülümsemesiyle "Merhaba Bay Yiğit " dedi. Lanet olası herif. Bu şeytan ölmemek için and içmişti. Adam konuşmasına devam etti "Eee bir Merhaba dahi demeyecek misin yapma dostum biz arkadaşız " Yiğit, nefret yüzünden okunur bir şekilde "Şeytanlarla arkadaş olunmaz ne istiyorsun bırak bu ayakları gene elinde ne var? " Adam birden ciddileşti. "Artık yeter seni yarın saat 9'da Kahire'de göreceğim o kadar." Ekran kıvılcım saçarak patladı. Eline geçirdiği sandalyeyi fırlatmıştı siyah ekrana. Sinir nöbetleri ardı ardına sıralanıyordu. Emily orda olabilir miydi? Yoksa blöf müydü? Bu düşüncelerin eşiğinde alt kata indi. İyiki bu arabanın motorunu güçlendirmişlerdi. Yoksa saat 9 da Kahire de olması biraz zor görünüyordu. Arabasına binip Kudüs'ün dışına doğru sürdü. İsrail sınırını geçerken bir kez daha Emily ' i aradı. İlginçtir daha ıssız bir yerde değil iken telefon şebeke hatası vermişti. Güvenlik görevlisine fransızca telefonunuzu kullanabilir miyim diye sordu. Ekranı açtığında o şeytani yüzü tekrardan gördü. "Ulaşamayacaksın Bay Yiğit" dedi soğutan gülümsemesiyle. O an adamı öldürmeye ant içti. Kahire sınırını sivil bir otobüsle aştı. Otobüste yol boyunca aklında olan tek şey Emly idi. Süveyş Kanalını açtıktan sonra duran otobüsten inerek en yakın televizyona doğru ilerledi ve haberleri seyrediyordu. İsrail'in ağzı sulanmış bir politikayla Ürdün'e yaptığı saldırıları yayınlıyordu Mısır'ın milli haber kanalı. Dinlenme yerindeki insanlar İsrail hedefleri vurdukça gol atmışcasına çığlık çığlığa seviniyorlardı. Yiğit gözlerine kulaklarına inanamıyordu. İtaatkarların yıllardır gizliden gizliye verdikleri subliminal mesajlar işe yaramış görünüyordu. Burdaki insanlar başka insanların ölümleriyle mutlu oluyorlardı. Yiğit'in bunları düşünecek hali yoktu onun acilen EMily'i bulması lazımdı. Bu olaylardan 1 saat sonra Yiğit Gize'ye varmış ve otobüsten inmişti. Adımını yere atar atmaz başına çuval geçirildi ve ayakları yerde sürüne sürüne bir araca götürüldü. Kollarından tutan iki adam onu kaldırıp aracın içine soktu. Seslerden aracın bir helikopter olduğunu anladı Yiğit. Kısa süre sonra kolundan enjekte edilen ilacın etkisiyle bayıldı.
Uyandığında beklediğinin aksine lüks bir yerdeydi. İşkence evi veya hapishaneden ziyade daha çok malikane gibi bir yerdeydi. Sarışın adam "Hoşgeldin" dedi. Hiç konuşma olmadan soldaki kapı açıldı. Emily kapıdan içeri girdi. Sarışın adamla kısacık konuşup güldükten sonra beraber Yiğit'e döndüler. Yiğit Emily'nin sol gözündeki piramit dövmesini gördü ve "Ne oluyor burda" dedi. Sarışın adam bir tuşa basarak Yiğit'i cama en yakın kısma kadar sandalyesiyle getirtti. Yiğit camdan bakınca daha çok şaşırdı. Her taraf çöl ve kumdu. " Bu ne" diye sordu. " Bu yeni düzen, Yeni Dünya Düzeni" dedi sarışın adam. Emily ile birlikte gülmeye başladılar. Kısa süre sonra Yiğit'in başına bağlı olan kablolar elektrik vermeye başladı ve Yİğit bayıldı.
Gözlerini açtı.Hücredeki loş ışık karanlığa alışmasını kolaylaştırmıştı.Sağına ve soluna ürkekçe baktı.Nerdeydi, ne kadar süre uyumuş ya da bayılmıştı? Burada ondan başka kimler vardı ? Buraya onu kim getirdi ? Neden burdaydı ? Aklında ki bu karmaşayı çözmeye çalışırken hücrenin ağır paslı kapısı gıcırtılar eşliğinde açılmaya başladı.Kapının dışından gelen ışık gözlerini rahatsız etti.Kapının onunde 3 kisiyi ayırt edebiliyordu.Sonra içlerinden biri yavaşça eğildi ve onu kolundan tutup ışıklı tarafa doğru götürdü.Bir koltuk görüyordu.Koltuğun karşısında karıncalı bir ekran vardı.Ekranın yanında gözlüklü,beyaz saçlı,doktor önlüklü biri vardı.Biraz daha ilerledikten sonra sağındaki ve solundaki iki adam onu koltuğa bağladı ve ekranı gorebilecegi sekilde koltuğu ayarladı.Az önceki doktor ayağa kalktı.Elinde ki lambayla Yiğit'in gözlerini kontrol etti.Sonra koltuğun arkasında duran iki adama seslenerek :"Başlıyoruz.Dışarı çıkın" dedi.Diğer adamlar dışarı çıktıktan sonra doktor tuşa bastı.Ekrana görüntüler gelmeye başladı.Görüntülerin hepsinde Yiğit vardı.Ödül alırken,annesine sarılırken,arkadaşlarıyla eğlenirken...
Biraz sonra sarkaçlarda çalışmaya başladı.Doktor,Yiğit'e bakarak notlar alıyordu.Yiğit yavaşça gözlerinin kapandığını hissetti.Son duyduğu ses kulak tirmayalayan bir "Biiiiiiippp" sesiydi.
Yiğit kısa süre sonra ayağı kalktı. Sağ tarafında ki Emily'nin cesedine baktı ve ağzından iki cümle düştü.
"Yeni düzen, Yeni Dünya Düzeni..."
YAZARDAN NOTLAR
Öncelikle bu hikayeyi sonuna kadar sabırla takip eden anneme, değerli dostlarım Ayşenur'a, sarışın Ayşenur'a, Berfin'e ve Öznur'a teşekkür ederim. Bu hikaye aslında sıradan bir hikaye olarak kaleme alınmadı. Bu hikaye yıllardır dünya üzerinde farklı emelleri olan bir grup insanın belli başlı özelliklerini ortaya koymak için yazıldı.Hikayede gördüğümüz karakterlerin hepsini aslında gerçek hayatta görüyoruz. SArışın adam devlet adamlarını, Roger revizyonistleri, Balur diriliş önderlerini, Emily halk kahramanlarını ve Yiğit ise halkı temsil etmekte. Bu hikayenin sonunu merak eden arkadaşlar varsa, hikayenin sonunda, emperyalizm, kapitalizm, siyonizm veya adına ne derseniz deyin, bir başkasının düşüncesini körü körüne savunan, düşünemeyen insanlar dünyayı ele geçiriyor. George Orwell'in da dediği gibi " Savaş barış, Özgürlük tutsaklık" oluyor...
Hür bir dünyada yaşamak dileğiyle. Esen kalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyanış
Mystery / ThrillerSonra yavaş yavaş her şeyin başına döndü.Her şeyi başlatan rüyayı gördüğü güne...