Gözünü açtığında etraftaki kan ve leş kokusu burnunu acıttı.Olayları anlamaya çalıştı.Doğrulmayı denedi.Ayağına doğru ölmüş adamın cesedini ileri doğru itti.Ayağa kalkarak gömleğini düzeltti.Yavaş yavaş yürümeye çalıştı.Birden ayağında ki zinciri farketti.Zincir boldu ama belli bir mesafeden sonra gitmesini engelleyecekti.Ondan kurtulmak yerine onu takip etmeyi seçti.İzlediği hiçbir filmde bunu yapmamışlardı.Zinciri takip ederken etrafa bakmayı da ihmal etmiyordu.Zincirin üzerinde ve etrafa dizilmiş binlerce ceset görüyordu.Uzaktan bir yerden bomba sesleri geliyordu.Zincirin sonuna geldiğinde bir kapı gördü.Kapıya bağlıydı.Ne olduğunu anlamak için etrafına baktığında yandaki cesetlerden birinin de o binaya bağlı olduğunu gördü.Onun zinciri biraz daha yukarıdaydı.Hemen diğer cesetlere baktı.Onların da ayaklarının başka yerlere bağlı olduğunu gördü.Ölen her insan, aynı binaya bağlıydı.Binanın ne olduğunu anlamaya çalıştı.Birden yere doğru hızlı bir şekilde akan kan gördü.Elini birden sağ omzuna götürdü.Evet, o da yaralıydı ve bu kanamayla kısa sürede ölecekti.Acizce yere düştü birden.Sağ elinin 6 cm ötesine bir asa vuruldu.Kafasını kaldırdı ve yaşlı bir adam gördü.Adam yavaşça gülümsedi:''Görevini unutma.''
Uyandığında saat 03.52'ydi.Wien bu gece çok sakindi.Sokakta köpek bile yoktu.Gördüğü rüyaya anlam vermeye çalıştı.Moğolistan görevinden sonra tam 2 aydır sadece dinleniyordu.Neden daha yeni çağırmışlardı.Acaba onun ajan olduğunu anlamışlar mıydı ? Olsun zaten o bugün tarafını belli edecekti.
Moğolistan'a iniş yaptığı anda bir taksiye binmişti.Bu taksi onu üzerinde timsah motifi bulunan bayraklı bir yere götürmüştü.Tam olarak istediği yerdi.Arabadan inip timsah motifli binaya girmişti.Onu karşılayan çekik gözlü adam ona gideceği yönü gösterip ordan ayrılmıştı.O kişiyle belli bir görüşme yaparak ordan ayrılıp görevine başlamıştı.
İşte bu gün o görüşmenin sonucunu verecekti.Onlara ders veren Joseph'i öldürüp sokağın sonunda duran beyaz Taunus'a binip ordan kaçacaktı.Kapıya yakın oturdu.Hiç kimse de çıt yoktu.Joseph geldi ve hemen brifing'e başladı.Öncelikle Yiğit ve Andrei'yi tebrik etti.Çok başarılı görev geçirdiklerini söyledi.Yiğit acele etmeliydi.O görevin hiç bir bilgisi öğrenilmeden Joseph ölmeliydi.Söz istedi ve ayağa kalktı.Joseph yeşil gözleriyle Yiğit'e bakarken Yiğit belinde duran tabancasını çıkardı ve terettütsüz iki kere ateşleyip dışarı koştu.Binanın doğu kanadında bir pencere vardı.Ordan atlarsa çabuk bir şekilde araca ulaşabilir ve kaçabilirdi.Karşısına çıkan her kişiyi terettüssüz vurmaya hazırdı.Birden yönetim dairesinden esmer bir kadın çıktı.''Ben Emily şifre Kamos.Durma devam et .'' Yiğit hiç terettüt etmedi çünkü şifre gerçekten Kamos'tu.Hemen beraber pencereden atladılar.Bu sırada binadan alarm sesleri gelmeye başladı.Emily cebinden anahtarı çıkarıp hemen kapıyı açtı ve sürücü koltuğuna oturdu.Gideceği yönü bildiğine emindi Yiğit.Emily tekrardan konuşmaya başladı ''Başardık Yiğit başardık.Artık tüm savaşları bitirecek asıl savaş başlıyor.Şimdi İtalya'ya geçeceğiz ordan deniz altıyla Libya.Libya'dan sonra ana karargahımıza.Çok önemli iki adamlarını kaybettiler.Şuan kudurmuş köpek gibiler.Başaracağız Yiğit başaracağız.'' Yiğit Emily'e baktı.Emily'nin gözünün içi gülüyordu.O da gülümsedi ve yolu izlemeye koyuldu.
Uyandığında ana karargahtaydı.Gene aynı timsah figürünü gördü.Sağ tarafına baktı ve rüyasında ki sakallı adamın kafasını okşadığını gördü ''Demişti unutmuyacak demiştim iyi çocuk diyordu'' bozuk bir konuşmayla.Yiğit hafif doğruldu etrafa baktı.Karşısında liderlerini görünce hemen ayağa kalktı ve elini sıktı.''Hoşgeldin Yiğit'' dedi Lider Bayur.''Savaşımıza hoşgeldin...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyanış
Mystery / ThrillerSonra yavaş yavaş her şeyin başına döndü.Her şeyi başlatan rüyayı gördüğü güne...