Keyifli okumalar!
...
"Kimse senin karanlığını ışıklandırmak için yıldızlar arasından çıkıp gelmeyecek. Kendin için aydınlık ol."
Music:
İmagine Dragons - Demons
Hensonn - Sahara
🔱
Saat 23:50 idi.
Poseidon Mıntıkasını sessizliği altında kafesleyen bir atmosfer hakimdi bu koca duvarlar arasında.
Soğuk ve ızdırap verici yağmurun esiri olan Perşembe gecesinin son demleriydi artık. Yerini Cumaya bırakacak ve yolculuğunun sonuna yağmurlarla uğurlanacaktı.
Dakikalar dakikaların üzerine yuvarlandığı esnada Mıntıkanın üzerini büyük bir sis kaplayıverdi. Duvarlar isli, avlular sessiz, koridorlar tıpkı bir katilin kolayca cinayet işleyebileceği kadar tenhaydı.
Mıntıkalarda katiller değişmezdi.
Fakat kurban her an değişkenlik gösterebilirdi. Burası tam anlamıyla yeni üyelere açık bir kurtlar sofrasıydı, herkes yeni bir kurban arayışında, sofrada oturanlardan birisi her daim sırtından bıçaklayabileceği masum bir varlığın ensesindeydi.
Burada yaşamak kurt kovalar kuzu kaçar hesabından ibaretti. Yeni bir sabaha uyandığına şükredenlerden tut son gecesini acılar içerisinde yaşayanlara ve bir daha açılmamak üzere gözleri kapananlara kadar vardı.
Yaşamak bir kumardı. Ya kazanırdınız ya kaybederdiniz.
O günahkarların cirit attığı masada kazananlar da oldu, hayatının sonuna kadar yenik düşenlerde.
Kazanmak mühim değildi, bu yol sizi bir yere kadar idare edebilirdi ancak devamında işlerin seyri değiştiğinde kazanan değilde yenilgiye uğrayan tarafa geçmeniz an meselesiydi. Hem zaten zafer elde etmek statüden değil, şanstan ibaretti ve şans hiçbir zaman kalıcı bir sona bağlı olmadan ilerleyen başıboş bir araba gibiydi.
Sonda tökezleyip düşmek ya da battığın yerden çıkmak şansın güvenilmez oynundan ibaretti.
Çünkü kafasında taç olan biri de olsanız, elleri kirden görünmeyen bir fakir de olsanız bir katil her zaman katildir.
Gözünü kan bürümüş caniler ise gördüğü ilk tehtidi ortadan kaldırmak için kollarını daima önceden sıvarlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA'ŞIK
Ação"Tanıdığım kimse yok burada. Hiç kimse yok. Yabancılarla dolu bir odada kollarımızdaki ahmak işaretlerle rehin tutuluyoruz. Nerede olduğumuzu ya da ne yaptığımızı bilmiyoruz ama birçoğumuz aynı şeyleri hissediyoruz. Korkuyu... Endişeyi... Şaşkınlığı...