Yeni bir bölümle hepinize merhabaaaa!!!Medya ve üstteki fotoğraflar Ateş Krallığı ile aklınızda bir kaç şey canlanması için bırakıyorum. Keyifli okumalarrr.
*"Kendini kanıtlaman gerekiyormuş..." dedi.
Duyduğum kelimelerle kanım tersten akmaya başlamıştı sanki. Kalbim hızla kasılıp göğsümden çıkmak istercesine kan pompalarken elimde ki kristal bardak kırıldı. Normal bir insana göre yedi kat güçlüydük. Ve kontrol edemezseniz çoğu kişinin canı yanabilirdi. Elime batan cam parçalarını umursamadan yumruğumu biraz daha sıktım. Keskin cam parçaları iyice avucuma gömülürken abim dehşet içinde elime bakıyordu. Kesiklerden firar eden kanı avuç içimde hissediyordum. Kolay öfkelenen birisiydim. Burcumdan mı kaynaklıydı bilmiyordum ancak öfkemi kolay kolay kontrol edemiyordum.
Abim elimi avuçlarının içine alarak sıktığım yumruğumu zorla açtı. "Ah be Arel'im." dedi. Hiç bir şey demedim. Şurada daha sadece üç saat geçmişti. Ama babam benim dediklerimi zerre umursamamış olacak ki kendimi kanıtlamam için beni arenaya çağırıyordu. Erman'ın elimde ki camları çıkardığını hissediyordum, ama acısı umurumda değildi. Elimi parçalanmış camlardan arındırdığında ela bakışları yüzümde sabitlendi. Elimde kesik yaraların kapandığını bakmasam da anlayabiliyordum. Mor gözlerim hissettiğim öfkeden dolayı dolduğunda gözkapaklarımı sıkıca kapattım. Erman'ın boğazından yükselen bir hırıltıyı duyduğumda gözlerimi tekrar açtım.
İçten bir gülüşle bana bakıyordu. Elimde hala sıvılığını koruyan kana diktim bakışlarımı bu sefer. Beni kollarının arasına çekerek başımı göğsüne yasladı. Benim iki katımdı resmen. Eğer o göreve gidersen en çok Erman'ı özleyeceksin, değil mi Arel? Yutkunarak kollarımı beline doladım. "Beni aşağılıyorlar. Sinirlerime hakim olamıyorum. Bu görevi istemiyorum. Anlamıyorlar beni." dedim, küçük bir çocuk edasıyla. Çenesini başıma yaslayarak içli bir nefes aldı. Kalp atışlarını duymak rahatlatıyordu. Şu dünya da ki tek şansımı Erman'ın benim abim olmasıyla harcamış gibiydim. Küçüklüğümüzden beri benim tek destekçimdi o.
"Sen her şeyin üstesinden gelebilecek güçtesin Arel. Ben sana güveniyorum. Arenaya gidip hepsinin laflarını ağızlarına tıkabilirsin. Yaparsın, biliyorum." Tok bir sesle söylediklerinde şefkat gizliydi. Taze toprak kokusu üzerimde ki yanık ve kül kokusuna baskın gelmişti. "Yapabilirim, değil mi?" diye sordum. Bir tek onun yanında bu kadar çocuksu olabiliyordum. Çünkü seni tek anlayan o Arel. O senin abin. Şuan sarılıyor olmasak onun güldüğünü görebilirdim. Boğazından gelen kıkırtıyla burnumu çektim. Saçlarımın arasına ufak bir öpücük bırakıp "Yaparsın." diye fısıldadı.
Hızla ondan ayrıldım. Ela gözlerine bakarak "Arenaya gidelim." dedim. Bu ani hareketlerim nedendi bende bilmiyordum ancak o arenaya gidip hepsine dersini verecektim. Hırsla burnumdan soluduğumda Erman, ciddi ifadesine tekrar geri dönmüştü. Sanırım babamın bize en iyi öğrettiği şey duygularımızı kamufle edebilmekti. Ellerimi yumruk şeklinde sıkarak dudaklarımı yaladım. Gözlerim tekrar Erman'ın elalarıyla kesiştiğinde ona kısa bir gülüş sunarak odanın çıkışına yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühürlenmiş Ruhlar
Fantasy"Oturmazsam?" dedim, cesurca. Kaşlarını biraz daha çatarak "Saraya vardığımızda en ağır cezayı almanı sağlarım. Ayrıca ne zamandır muhafızları kadın seçiyorlar." dedi. Kadınların muhafız olmasında ne vardı? Kadın olmamız muhafız olmamıza engel değil...