4. Bölüm

55 5 27
                                    


Sevgili okurlarım sınavlardan dolayı ve uzun süre boyunca bilgisayarımın tekrar bozulmasından mütevellit bölümü atamadım. Sizlerle tekrar buluşmak bir şeref. İyi okumalar...

Bölüm şarkısı: Bryce Fox-Horns 


Balo gecesinden iki gün sonrası...

Yataktan gerinerek doğruldum. Bel kemiklerim çatırdadığında kaslarıma değen rahatlıkla düzenli nefeslerimden birini daha soludum. Boynumu da esnettiğimde kapalı gözlerimi açtım. Yatağın hemen karşısındaki kıyafet dolabında asılı olan ayanda kendi aslımla karşılaştım. Koyu mor gözlerimin kızarıklarla dolu olduğunu görmek burnumu kırıştırmama neden oldu. Yeni uyandığım için olduğundan daha iri gözüken dudaklarım kurumuştu. Siyaha dönük lacivert saçlarım desem onlarda posurarak iyice iç içe girmişlerdi. Kısacası berbat görünüyordum. Bir duş alsam iyi olacaktı. üzerimde ki ince battaniyeyi kenara savurarak ayaklarımı yataktan sarkıttım. Uyku mahmurluğu üzerime bir çığ gibi çökertildiğinde kapım sarsılır gibi tıklatıldı.

"Gel!" Pütürlü sesim yeni uyandığımı haykırıyorken kaşlarım yeterince soğukkanlı bir şekilde çatılmıştı. Kapı aralanarak kimin geldiğini görmemi sağladı. Katara'ydı gelen. Her zamanki gibi ona yakışan şirin bir elbisesini üzerine geçirmiş masum masum bana bakıyordu. Kızacağını sanıyor olmasın Arel? Elimle gelmesini işaret ederek yataktan kalktım. Çıplak ayaklarım yerdeki soğukluğu mıknatıs misali çekerken Katara içeri girdi. Ellerini arkasında bağlayarak tatlı tatlı yanıma yanaştı. Onun bana yaklaşmasını görmezden gelerek kıyafet dolabıma ilerledim. saray üniformamı çıkaracaktım ki Katara'nın ince sesi durmamı sağladı.

"Bugün kendi kıyafetlerini giysen daha iyi olur," Omzumun üzerinden arkama bakarak onun yeşil gözleriyle karşı karşıya geldim. Ciddi mimiklerimi bir an bile salmayarak bedenimi ona doğru yan bir şekilde çevirdim. Heyecandan ya da gerginlikten hızlanan kalp atışlarına eklenen el terlemesini yaşayan Katara'ya bakmaya devam ettim. En sonunda minicik dudaklarını aralayarak "Bugün bizim eğitim günümüz. Kahvaltıdan sonra eğitim binasına gideceğiz. Saray kıyafetlerini giymen doğru olmaz diye söyledim. Haftanın üç günü bu eğitime gitmemiz gerekir. Genel kültür olarak yani." diye açıklamasını yaptı. Başımı sallayarak onayladığımda bana baktı bir süre. Yüzünde bir şey mi var ki Arel?

Bedenimi tamamen ona döndürerek "Başka bir şey?" dedim. Sesim hala acı pürüzlerini taşıyordu. Boğazını temizleyip "Orada bütün krallıklardan kişiler olur. Yani dört krallıktan kişiler," dedi. Devam etmek için gözlerime baktığında başımı bir kez eğdim. İzin isteyen küçük çocuklar gibi. Gülerek kelimelerine devam etti. "Sana dört krallıktan bahsedebilir miyim?" konuşmaya ihtiyacı vardı anlaşılan. Kıyafet dolabının kapağını kapatarak elimle yatağı gösterdim. Hızla yatağa oturup yerleşmesine mi yoksa kendini bu kadar hızlı adapte etmesine mi şaşırsam bilemeden hemen yanına oturdum. Boğazım cayır cayır yanmaktaydı. Kan içmem gerekti. Heyecanla elleriyle oynarken bende komodine eğildim. Komodinin derin çekmecesinden bir şişe kan alarak çekmeceyi kapattım, bu zaman zarfında da Katara'nın sadece kesik nefesleri ve kalp atışları duyuldu.

Ona dönerek şişenin kapağını açtım, hala kan içmeme alışamamış olacak ki yüzünü ekşitti. Konuşmaya başlaması gerektiğini hatırlatan bir sesle "Evet, dinliyorum." dedim. O, yeşil bakışlarını elimde ki kan dolu şişede tutarken dediklerimi duyduğunda tekrar mor gözlerime odaklandı. Şişeyi hunharca dudaklarıma dayadım. Bu sırada Katara konuşmaya başladı.

Mühürlenmiş RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin