8. Bölüm " Aika "

9 1 0
                                    

Işık, göz kapaklarıma ışık vuruyor... Gözümü açamıyorum. Denizin sesini duyuyorum. Cennete mi geldim? Gözüm açılıyor. GÜNEŞ! Güneşi görüyorum... Uzun bir süreden sonra görmek çok mutluluk verici. Dur bir dakika uzun mu? Uzun bir süre mi? Bekle bir dakika ben neredeydim... Ahh! Bunu düşünmek istemiyorum. Ayaklarıma, vücuduma güç geldiğini hissediyorum. Artık yavaş yavaş kalka bilirim galiba. He? Bu, Cehennemin İnfazcısı... Hâla yanımda mı? Bunun taşımaktan bıkıyorum ama yapacak bir şey yok. Elime uyan tek kılıç. Hey bir dakika ben, ben adadayım! Adaya geri mi döndüm... Her ne kadar sevinecek gibi olmasam da. Galiba artık Baba ile iletişime geçmeliyim ama dur bir dakika. Ben bir adadayım ve BURADA TEKNOLOJİ DİYE BİR ŞEY YOOOOOOKKKK!!!!!

Kahretsin. Baba da bir ay sonra geleceğini söylemişti. Aaahh ah! Galiba artık normal hayatıma ger dönebilirim... Ama hâla kafama takılan birçok şey var. Ama galiba bunları düşünmenin sırası değil. Bu adadan bir şekilde çıkmam gerek. Hey bekle: "Hey... İnfazcı. Sana diyorum hey! İnfazcıı. Sana isim de takmak gerek. Hey infazcııı!"

- Ne var? Ne istiyorsun.

- Hani sen beni Cehenneme ışınladın ya. Beni istediğim bir yere ışınlayabilir misin?

- Cennete mi?

- Hımm. Kötü olmazdı ama şuan için ölmek istemiyorum. Acaba beni Sharran'a götürebilir misin?

- Sen bizi hizmetçi mi sandın he! Şu insanlar ne kadar garip. Belli şartlar altında elbette bunu yapabilirim.

- Pekii şartın ne acaba?? :3

- Hayatın.

- Ne? Hayatımdan kastın nedir?

- Kalan ömrünün belli bir miktarını bu yolculuk için harcayabilirim.

- Bunun yerine bu adadaki başka bir canlının kalan ömrünü kullansak?

- Olmaz. Kalan ömründen belli bir parçasını enerjiye dönüştüreceğim. Bu enerji bildiğin bir enerji türü falan da değil. Bu enerjinin adı " Voim ". Kolay elde edilecek bir enerji değildir. Voim'i elde etmek çok fazla fedakarlık gerektirir. Veya çok fazla canlı.

- Sence yaklaşık olarak ömrümün ne kadarı gider. Yada ne kadar yaşayacağımı öğrenmemin bir yolu var mı?

- Ben senin yaşam süreni görebiliyorum.

- E o zaman süper değil mi?

- Peki neden söyleyeyim?

- Ben ölürsem sende ölürsün... Değil mi?

- Hayır. Sadece senin gibi birini bir daha bulamam.

- Ne açıdan benim gibi?

- Bu önemli değil. Kalan ömrünün birazını Voim enerjisine dönüştürmek ister misin? Aksi takdirde ben uyumaya gidiyorum.

- Peki kesin olarak Sharran'a gidecek miyim?

- Takası yapmak istiyor musun?

- Kaderimi ben yönetiyorum. Bunun anlamı yaptığım seçimler ömrümün ne kadar olacağına bağlı. Senin gördüğün yaşam sürem büyük ihtimalle benim bu andan itibaren yapacağım tüm seçimlerimden ortaya çıka süredir. Yani kader aslında değiştirilemez. Çünkü kaderimizde yapacağımız tüm seçimler yazılıdır. Aslında kaderimiz biz Dünya'ya geldiğimizden beri baştan sonra yazılıdır. Hatta bir insan kaderini görebilseydi yani, nasıl öleceğini bilseydi ve o ölümü değiştirmek isteseydi bile kaderinde bunlar yazıyordu.

- Bir şey soracağım. Ne hakkında konuşuyorsun?

- !! Hey dinlemiyor muydun? Tanrım. Kiminle konuşuyorum ki! Kısacası, ben şuan bu takası yapsam dahi kararlar benim kararım, kader benim kaderim. Bu konular insanın beyni tarafından ne kadar anlaşılır bilmiyorum ancak galiba ben takası yapacağım.

- Emin misin? Kalan ömründen belli bir parça gidecek. Ve giden parçanın ne kadar olacağını bilmiyorsun.

- Eğer bu takası yaparsam zaten kaderimde bu yazıyordu demektir. Ve ben amaçlarımı gerçekleştirmeden bu Dünya'dan gitmeyeceğim. Yanii gerekirse hepsini al ama ben ölmeyeceğim...

Aniden kılıcımdan ışıklar yükselmeye başladı. Anlaşılan artık başlıyoru-! Bu bu da ne. ĞRAA! Acıyor. Kahretsin bu ne! ĞAAAAAAA! Bu nasıl bi-! Kan kusmaya mı başla-! Acıyor, acıyor, acıyorr!! İçimden mavi ışıklar çıktığını görüyorum. Bu mu Voim? Yoksa kalan ömrümün somut hâli falan mı? Heh. heh. heh.(nefes alıp verme) Sonunda acı kesildi. Galiba bitti.

- Takas başarı ile tamamlanmıştır. Voim elde etmeyi başardın. Sırada ne amaçla kullanacağın var.

- Sence. Sharran'a gideceğim. Hadi. Artık burada beklemek için bir sebebim yok.

Yine ışıklar çıkmaya başladı. Ama bu sefer sadece infazcıdan değil. Kendimden de. Vücudum mavi bir ışık ile kaplandı. Galiba artık geri dönüyorum.

- Bu arada! Söylemeyi unutmuşum. Voim'i kullanmak aşırı derecede vücudu yorar. Yanii, Sharran'a gittikten sonra belli bir süre hareket edemeyebilirsin.

- Ne! Bunu daha yeni mi -!!!!!

Geçitlerden geçiyorum. Galiba ışınlanmak denen şey bu. Aslında eğlenceli bir şey gibi. Evet, ışık. İnsan sesleri. Galiba bu sefer gerçekten başarılı bir şey yaptım! İşte Buu-!! Kan?? Burnumdan ve gözümden kan gelmeye başladı. Yine ne oluyor. Vücudum kaldırmadı mı? Viom enerjisi midir nedir, bu kadar mı güçlü bir şey. İşte, evim, evimiz... Kalp atışımı duyuyorum. Seslere ne oldu. İnsanların seslerine. Etrafı zor görüyorum. Yoksa gerçekten vücudum buna yenik mi düşecek. Yoksa ömrümün tamamı kullanıldı mı? Bu olamaz.. Göz kapaklarım kapanıyor. Yine aynı sahne.

-

-

Gözüm açılıyor. Kendimde sadece gözümü açacak kadar güç hissediyorum. Peki önümde duran kişi kim? Ben yatıyorum. Yataktayım... Hastane değil. Evimde miyim? Bu mor saçlı kim? Yüzünü göremiyorum. Galiba meraktan öleceğim. Sesler geri geliyor. Hafiften duyuyorum. Konuşan o kız:

- Ah. Kendine geldin mi? Merhaba Kayra. Hey, Kayra. Bilinci yerinde değil mi?

Kız, çok tatlı. Artık görebiliyorum. Ama tek gördüğüm o kız. Galiba, galiba aşık oldum. Bilmiyorum. Kendimi garip hissediyorum. Hemen ayağa kalkmam gerek gibi hissediyorum. Hatta kalkmalıyım da. Belki konuşabilirim:

- Me- Merhaba. Pe,peki kimsin sen?

Ne diyorum ben. Kimsin sen nedir ya. Tanrım.

- O bilincin yerinde anlaşılan. Benim adım Aika. Tanıştığımıza memnun oldum.

Aika... Ne kadar güzel bir isim. Ah ne saçmalıyorum ben. Ama çok tatlı. Ama amaçlarımı gerçekleştirmeden başka bir şeye bakamam. Yada bakabilir miyim.

- Hey. Kayra duyuyor musun? Buraya nasıl geldin diyorum.

- Aa. Ben mi? Ehh, şey. Yürüyerek.

Yürüyerek mi? Denizin ortasındaki adadan yürüyerek mi geldim. Ahh. Ama o kadar güzel ki. Ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Yemyeşil gözlere ve mosmor bir saça sahip. Yemyeşil gözleri bana bakarken yüzüm kızarmıyordur inşallah.

- Yürüyerek mi? Sen adada değil miydin?

Hey. Dur bir dakika. Adaya gittiğimi nereden biliyor? Yoksa Baba'yı tanıyan biri mi? Neyse Baba ile konuşur sorarım ona. Şuan tek istediğim tüm gün ona bakmak.

- Hey sana diyorum Kayra. Biraz dinler misin?

- Ço-çok üzgünüm.

- Adadan yürüyerek gelmek seni çok yormuş olmalı bugün dinlen yarın konuşuruz. Tamam mı?

Çok tatlı gülümsüyor.

- Ayrıca hayatın hakkındaki her şeyi de unut. Aynı benim gibi. Bildiklerin yanlış ol-. Neyse önemli değil. Yarın konuşuruz.

- Ta.. Tam. Tamam...

- Ben çıktım. Bir şeye ihtiyacın olursa bağırman yeterli.

- Tamam...

Aklımdan çıkmıyor. Gülüşü, kendisi... Aika... Aika... Tüm gün onu düşünebilirim. Ama şimdi uyumalıyım. Aika öyle istedi. Hey ben ne diyorum. Ah bir önemi yok. İyi geceler Aika'cım.

Dünya'nın KuralıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin