15
"Jake!"
Duyduğum sesle yavaşça başımı koltuktan kaldırdım. Kapıdan içeriye adımı bağırarak söyleyen ve yalpalayarak giren anneme bakışlarımı çevirdim. İçki kokusu o daha yanıma gelmeden burnuma dolmuştu.
"Baban denen şerefsiz seni bırakıp gitti ve sen onu benden daha çok seviyorsun! Tanrım yüzüne bak, onun kopyasısın."
Duyduğum cümleye karşılık yerimde dikleştim ama ona bakmadım. Bakışlarım halıdaydı. Tek yapmak istediğim yalnız olmaktı. Ama annem yeniden aynı konuları açıp duruyordu. Yorgun bakışlarım anneme çevrildiğinde o da karşıdaki koltuğa kendini atmıştı. Kendi kendine konuştuğu mırıltılarını duyarken bakışlarımı tavana çevirdim. Ellerim boynumu bulduğunda yavaşça bulunduğu yeri sıktım. O kadar çok bunalmıştım ki Sunghoon'un görmek istiyordum.
En son görüşmemizde beni öpmüştü.
Beni öptüğünde sarhoş değildik, kafamız iyi değildi. Doğru bir şekilde düşünüyorduk ve en önemlisi ayıktık. Parmaklarım dudağıma gittiğinde dokusunu hissetmek için parmak uçlarımı orada gezdirdim. İstemeden de olsa gülümsediğimde ayağa kalktım. Salondan çıkarken kapıyı ardımdan kapattım ve evden çıkmak için dış kapıyı kendime doğru çektim.
//
"Çok fazla düşünüyorsun."
Elimdeki çakmağı çevirirken Jaehyuk'un dediği cümleye karşılık gözlerimi devirdim.
"Lütfen sus. Yeniden başlama cümlelerine."
"Ne? Yalan mı?" Yaslandığım koltukta dikleştiğimde gözlerimi tavandan çekip Jaehyuk'a odakladım. Ellerinin altındaki oyun konsoluna yükleniyordu. Oynadığı karşı takımdan bir gol yiyince ağzından bir küfür savurdu ve konsolu masanın üstüne fırlattı. Bakışlarını bıkkınca bana çevirdiğinde koltukta iyice yaylanarak oturmuştu.
"Jaehyuk sana kaç defa daha söyleyeceğim. Bu öpüşme olayı ilk kez yaşanmadı."
"Tamam işte. Seninde dediğin gibi ilk kez yaşanmadı, neden bu kadar çok düşünüyorsun?"
Gözlerimi üzerinden çektiğimde derin bir nefesi yanaklarımı şişirerek havaya doğru verdim. Parmaklarımın arasındaki çakmağı yeniden ellerimin altında çevirmeye başladığımda odak noktam Jaehyuk değildi.
"Düşünüyorum çünkü bir şeyler net değil. Artık siktiğimin duyguları neyse bile bunu birbirimize söylemiyoruz."
"Evet çünkü ikinizde salaksınız."
"Senin şuan bana yardım falan etmen gerekiyordu."
Jaehyuk koca bir kahkaha attığında gözlerimi devirerek ona baktım. Resmen benimle dalga geçiyordu ve ona karşı haksız olduğum için bir şey yapamıyordum.
"Haklısın. Sizi şuan bir odaya kapatmalı ve sevişmenizi falan beklemeliyim."
"Dalga geçme."
"Dalga falan geçtiğim yok. Resmen şuan sevgili değilsiniz, sevgili yapmıyorsunuz ama sevgiliden farkınız yok. Bunu da 'yakın arkadaş' başlığı adı altında yapıyorsunuz."
Tam kafamı onaylar bir şekilde sallayacakken zil sesiyle bakışlarımı dış kapıya çevirdim. Kaşlarım çatıldığında gözlerim karşımda yarım ağız sırıtan bedene çevrildi.
"Git ve sevdiceğine kapıyı aç."
Hızla ayağa kalktığımda hem şaşkındım hemde gergindim. Öpüşmemizin üzerinden üç gün geçmişti ve biz o günden beri o konu hakkında konuşmamıştık bile. Dış kapıya doğru ilerlerken Jaehyuk'a hem sövüyordum hemde bana bunu çaktırmadan nasıl yaptığını düşünüyordum. Gerçekten iyi bir oyuncuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
she's not me | jakehoon
Fanfiction"Kalbinin üzerine kazındığımdan haberi var mı?" |030322|