18

332 31 18
                                    

18

gec olsun guc olmasin demisler. ben sizi cok ozledim... bana kirgin olmayin hepinizi cok seviyorum ve sinav senemde size bolum yazmak için vakit yaratmaya calisiyorum. opuldunuz!

Siyah saçlarımı gözümün önünden serçe parmağım yardımıyla alırken bakışlarımı tekrardan kum torbasına çevirdim. Sanki bütün gücümü kullanıyor ve yine de cansız olan bu boks torbasına karşı yeniliyordum. Gerçi bu aralar her şeyde yenilmeye başlamıştım . Her şeyde.

Kuvvetli bir yumruğum tekrardan kum torbasının sert yüzeyine geçtiğinde alnımdan ve farklı yerlerimden akmaya devam eden terleri daha da hızlandırdı. Duyduğum kapı açılma sesi beni burada sınırlandırırken gelen kişiye bakmadım bile. Kum torbasını iki elimle sabit bir şekilde tuttuğumda geriye çekildim. Yana doğrularak bütün gücümle kum torbasına tekmemi geçirdiğimde kum torbasının zincirleri adeta özgürlüğe yükselen bir kuş misali gibi bütün çığlığını odaya doldurdu.

"Yavaş ol oğlum . Kum torbasıyla birlikte duvarda başımıza çökecek senin yüzünden."

Ringin lastikleri arasından geçip yanıma gelen Ten'e hızlı bir bakış attığımda dudaklarım kıvrılmıştı. Bandajlarımı yeniden düzelttiğimde çoktan karşıma geçen Ten'e saldırgan bir bakış fırlattım.

"Seni de çökertmemi ister misin?"

Ten'in alaycı bakışlarının yerini korku dolu bir ifade alırken gülmemek için dişlerimle yanak içimi ısırıyordum. Elleri teslim olur gibi havaya kalktığında kavisli kaşları kızar gibi çatılmıştı.

"Banane abi! Seni sinirlendiren şeylerden çıkart hıncını."

Onu görmezden gelerek yeniden yumruklarımı torbaya geçirirken Ten'se çoktan sırtını ringe yaslamış beni izliyordu.

"Daha doğrusu bir kişiden."

Duyduğum cümle anlık duraksamama neden olsa da onu duymamış gibi yumruklarımı sert geçireceğim torbaya istemsizce yumruklarımı yumuşak bir şekilde yumruğumu geçirdim. Jake'in bendeki etkisi buydu. İşin ucu ona dokununca buzdan olan kalbim adeta bir cehenneme dönüşüyordu. O ise cehennemdeki baş köşede tahtta oturan cehennem sahibiydi. Konu o olunca sert yumruklarım yumuşak yumruklara, dümdüz dudaklarımsa yukarı doğru kıvrılıyordu. O kıştaki hayatımı yaza  çeviren kişiydi. O benim suicide blondeımdı.

Ten geldikten sonra onunla biraz eğlenmiş daha doğrusu onu yenmiştim. Hızlı bir duş alıp spor salonundan çıkmıştık. Ten bana zerre ilgilenmediğim saçma sapan insan dedikodularını anlatırken direksiyona ritim tutturuyordum. Arada başımı sallayıp onu dinlemiş gibi yaparken bazen soru sorduğunda yanıtsız kalıyordum Onu dinlemediğimi biliyordu.

Ten'i evine bıraktığımda arabamın sanrufunu açmış ve belki de asırlardır içmediğim jelatinini dahi açmadığım sigara paketinden bir dal alıp dudaklarımın arasına yerleştirmiştim. Torpidoya doğru eğildiğimde kırmızı ışık sönüp sarı ışık onun yerini hızlıca almıştı. Aldırış etmeden torpido da çakmak  aramalarına devam ederken duyduğum korna sesi beni hızlandıracağına aksine daha da yavaşlamamı sağlamıştı. Bakışlarım dikiz aynasından arkaya doğru gittiğinde caddenin karanlığındaki tek araba gözlerime ulaştı. Neden sollamak yerine kornaya basıyordu ki?

Bende kornaya kısa ama uzun sesli bir şekilde bastığımda kaşlarımı çatmış ve dudaklarımın arasından sigarayı ince biçimli parmaklarımla almıştım. Arkamdaki arabanın kapısı açıldığında sakin bir tavırla dikleştim ve arkama yaslandım. Siületini zor seçebildiğim karaltı gittikçe bana yaklaşırken yüzümdeki soğukluk gözle görülemeyecek derecedeydi. Yanı başımda duran karaltıya bakışlarımı çevirdiğimde gözlerim yaşlı bir insan bekliyordu.

she's not me | jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin