"Karanlıkta gözlerimi açtığımda ve seni yanımda hissettiğimde, yıldızların üzerimde olmadığına hayret ettim, gökyüzü öylesine yakınımdaydı ki."
Stefan Zweig
İlyas ayağa kalkıp Sibel'in kafasını kaldırıp kendisine bakmasını sağladı.
"Pişt, iyi misin?" Sibel kendisini toparlamaya çalışıp zoraki gülümsedi.
"Evet... evet iyiyim. Bir an bi sıcaklık bastı." İlyas iyi olduğunu duyunca rahatlayıp sarıldı yeğenine.
Sarılma faslından sonra herkes birbirine sevgi gösterisini de yapıp masayı toplayıp çay içmeye geçmişlerdi. Sibel ilaçlarını içip yanlarına geldiğinde hâlâ kalbinde bir terslik hissediyordu ama ilaçların etkisiyle iyi olacağını düşünüyordu.
"Müsaadenizle ben yatıyorum." Diyerek yanlarından önce Zeyno, peşinden de Ömer Meryem Hayriye ana gitmişti. Biraz sonra Sibel ve Hızır Ali de gidince İlyas, Alpaslan ve Hızır çaylarını alıp bahçeye çıktılar. Geceleri burada sessizce sohbet etmeyi severlerdi.
"Ünal beyle konuştun mu Alpaslan?"
"Konuştum amca. Bütün masanın bir arada olduğu bir aile yemeğinde vurulmamı planlamış."
"Sen yine de Ünal beye çok güvenme." Dedi Hızır. Alpaslan başını salladı.
"Güvenmiyorum zaten. Dayımla konuştum, bir eli üstümüzde olacak."
"Devleti bile işin içine soktun yani." Dalga geçmişti İlyas.
"Devletsiz iş mi olur amca."
Hızır ayaklandığında İlyas ve Alpaslan ona döndü.
"Yemeğe Zeyno ve Ömer gelmeyecek." Durdu, derin bir nefes alıp Alpaslan'a döndü.
"Uzun sürmesin Alpaslan."Yeğeni gözleriyle onu onayladığında Hızır tesbihini ceketinin cebine yerleştirip içeri girdi. Artık İlyas ve Alpaslan başbaşa kalmıştı.
"Alpaslan." Diyerek dikkatini çekti İlyas yeğeninin,
"Ne olursa olsun planı bozmak yok tamam mı?""Tamam amca."
"Geçiştirmek için tamam deme oğlum, gerçekten kabul ederek de. Ne olursa olsun kendine hakim ol. Bozma planı." Alpaslan ne demek istediğini anlayınca eliyle gözlerini kapattı. Bir süre sonra açığ amcasına döndü.
"Tamam. Bozmayacağım." İlyas elini onun sırtına yerleştirip sıvazladı. Alpaslan da başını amcasının omzuna koydu.
Bir süre daha böyle kaldıktan sonra İlyas hafif şekilde yeğeninin sırtına vurup onu ayaklandırdı, kendisi de ayaklandı.
"Yeter lan kalk."
"İki duygusallığa da gelemiyorsun amca ya."
"Sevgilin miyim lan ben senin ne diye seninle duygusallığa geleyim? Kalk kalk." Alpaslan da kalkınca ikisi de gülerek eve girdi.
Sabah
Sibel düne göre kendisini daha iyi hissediyordu, keza Zeyno da aynı şekilde. Gün geçtikçe yarası iyileşiyor, acısı da azalıyordu.
"Günaydın." Hızır ve İlyas da masaya gelince herkes rahatça kahvaltısına başlayabildi.
"Günaydın baba."
"Günaydın amca."
"Zeyno, nasılsın fıstık?" Zeyno ağzındakini yutmak için çayından içip İlyas'a döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AİLE
Fanfiction"AİLEN YOKSA SEN BİR HİÇSİN. AİLE HER ŞEYDİR." *BİR EDHO HİKAYESİDİR. KEYİFLİ OKUMALAR UMARIM BEĞENİRSİNİZ.