18.BÖLÜM

271 22 9
                                    

    Zeyno odaya geri döndüğünde Sibel de yemek yemek için doğrulmuş onu bekliyordu.

"Az önce bi adam geldi kapıya. Uzun, esmer..." Sibel anlamaz gözlerle kuzenini izlemeye devam etti. Neyden söz ettiğini anlamıyordu.

"Adnan abiden bahsetmiyorsun di mi?"

"Saçmalama Sibel. Alpaslan abimizin arkadaşıymış. İlk defa görüyorum."

"Abimin hangi arkadaşını daha önce gördük ki zaten Zeyno?" Yatağa oturup başını salladı kuzeni.

"Doğru diyosun. Hiçbirini görmedik. Neden göstermediğini anladım ama. Hepsi Orhan gibiyse aşık olmamızdan korkuyordur." Sibel gülümseyip kuzeninin elindeki tepsiyi alıp çorbasını içmeye başladı.

Ağrısı artık olmadığı için rahattı ve neşesi de yerindeydi. Yemekten sonra Zeyno'nun yardımıyla aşağı indi.

"İyi misun kizum?"

"İyiyim babaanne :)"

"İlaçlarını içtin mi?"

"Tabii ki anne. Kendi ellerimle besliyorum ben onu." Meryem gülerek yanlarından ayrılıp mutfağa geçti. Hayriye ana da başka bir odaya geçip Kur'an okumaya başladı. Sibel ve Zeyno yine salonda yalnız kalmıştı.

***

Hızır ve İlyas masanın toplantısına katıldıkları için Alpaslan ve Hızır Ali onları dışarıda arabanın yanında bekliyorlardı.

"Kuzen. Sen neden gitmiyorsun içeriye? Üyesin sonuçta."

"Geç kaldım zaten, bölmek istemiyorum." Hızır Ali başını sallayıp telefonuna yöneldi. Alpaslan da etrafındaki adamlara bakıyordu.

Yarım saat sonra toplantı bitmiş içerden çıkmaya başlamışlardı. Alpaslan ve Hızır Ali yaslandıkları arabadan uzaklaşıp dikleştiler.
İlyas onlara doğru gelirken Hızır arkadaşıyla konuşuyordu.

"Naptınız?"

"Hiçbir şey. Sibiryalı ülkeden çıkmış amca." Hızır Ali'nin söyledikleri karşısında kaşları çatıldı İlyas'ın.

"Ne fark eder oğlum? Suç işledi sonuçta!"

"Çıkmadan önce suç işlediğini söylememiz gerekiyormuş."

"Kaçırdık yani adamı, öyle mi?"

"Şimdilik." Diyip sessizliğini bozdu Alpaslan.

"Şimdilik?" Diye yeğenini tekrar etti soru sorar şekilde. Alpaslan başını sallayıp Hızır'ın gelmesini bekledi. O da gelince konuşmasına devam etti.

"Şu an yurt dışında ama Ünal bey onu iş yapmak için çağırırsa, bizim bir şey yapmayacağımıza dair söz verirse geri gelir."

"Bir şey yapmaycaksak neden çağırıyoruz adamı oğlum?" İlyas'a bakıp hafif başını sağa yatırıp yeniden düzeltti.

"Dünyasını başına yıkmak için amca. Ünal beyle iş yapmaya başladığında ona zarar vereceğiz. Ölmekten beter edeceğiz." Hızır muzipçe kaşlarını kaldırıp gülümsedi.

"Ben sevdim. Yarın gelir Ünal beyle konuşuruz." Hızır'ı onaylayıp arabaya bindiler. Şimdiki istikametleri fidanlıktı.

"İzninizle." Dedi Hızır Ali ateş başından kalkarken.
"Annem çağırıyor, onun yanına gidicem."

"Hayırdır?"

"Gidince öğrenicem ben de." Başını sallayıp gitmesine müsaade etti. Çok geçmeden de kendileri de kalkıp eve doğru yol aldılar.

AİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin