Serin bir Mayıs gecesiydi, sarışın kadının şuan içinde yalnız olduğu bar, yarım saat sonra insanlarla dolacaktı. Yeşil gözlü kadın, ormanlarını boş sandalyelerde koltuklarda gezdiriyor, içindeki sıkıntı bulutlarını dağıtmaya çalışıyor, bir yandan da mikrofonunun kablolarını miksere bağlıyordu.
İçinde fırtınalarla, dışarıya dik durmaktan yorulmuştu. Ne konuşabileceği kimi kimsesi vardı çalışanlarından başka, ne de onu bekleyen bir ailesi. Gece sabaha kadar kendi mekanında çalıyor içiyor, sabahtan akşama kadar da yatıp dinleniyor, zaman öldürüyordu. Hayatı sadece şarkılardan ibaretti. İçinden;
"Ah bu şarkıların gözü kör olsun"
Diye geçirdi, soundcheck parçası belli olmuştu bile. Mikserin başına geçti, kendi monitörünü ve hoparlörleri ayarladı bir süre.
Kurulumunu tamamlamış, soundchecke başlamıştı. Tek kişilik bir gruptu, genellikle akustik çalardı, bazen de mekana gelen grupların solistliğini yapardı. Kendini dinledi, her şeyin hazır olduğuna kanaat getirdi.
Kafasını kaldırıp duvardaki saate baktı, açılışa on dakika vardı. İnsanlar gelmeden içilen bir biranın zararı olmaz diye düşündü. Barın arkasına geçip bir bira açtı kendine, ufak bir tabağa da biraz kuruyemiş doldurdu. Kafasını boşaltması için her zaman beyninin bedeninden kopmasına ihtiyaç duyardı, bu yüzden alkol ile koparırdı beyninin bedenine bağlantısını.
Alkol almadan da, sadece onun gözbebeği, beyaz kuyruklu piyanosunun başında kopartabilirdi kendinden kendini. Müziğin ruhunun gıdası olduğuna kalbinin en derinliklerinden inanır, sadece kulaklarına dolan bir melodi varsa huzur duyardı.
Mekan açılmıştı, ilk gelen kişi barmendi. Barmeni Cemre her zaman akşam saat 10'a vurunca kapının önünde biterdi. Hukuk son sınıftı, üniversite okurken bir yandan da para kazanmak için başlamıştı burada işe, üçüncü senesiydi burada çalışmanın. Azimli ve dürüst bir kızdı, Sasha çok severdi Cemre'yi. Aralarında patron-çalışan ilişkisinden çok arkadaş ilişkisi oluşmuştu.
"İyi akşamlar, erken başlamışsın."
"Kime göre neye göre Cemrecim"
Ufak bir kahkahayla cevap verdi Sasha Cemreye, hep böyle atışırlardı, ilk Cemre buraya iş için geldiğinde ısınmıştı ona Sasha, zaman içinde de arkadaşlıkları güçlenmişti.
"Bugün bir arkadaşım geliyor, daha doğrusu patronum diyeyim. Yanında staj yaptığım Savcı, Fırat Bulut ve arkadaşları. Doğum gününü burada kutlamak istedi, geç haber verdi sana danışamadım, sorun olmaz değil mi? Zaten 4-5 kişi olacaklarmış."
"Yok canım ne sorunu, en iyi şekilde ağırlarız sen merak etme, süs vesaire getirdin mi?"
"Yok ama pasta aldım, girişte verdim dolaba koydular, zaten fazla bir şeye gerek yok."
"Peki sen bilirsin canım."
Aralarında geçen sohbetin sonunda bir kaç garson da gelmişti. Mekanın ışıkları masaları daha önceden ayarlanmış, misafirlerini bekliyordu. Çok geçmeden içeriye birer ikişer insanlar gelmeye başlamıştı. Açılışın üstünden henüz yarım saat geçmesine rağmen mekanın çoğu dolmuştu bile, öbür barlara nazaran daha popülerdi Mahkum.
Saat 23'e yaklaşırken Cemre barın arkasından çıkmış, kapıya doğru ilerliyordu. "Savcı Fırat gelmiş olmalı." diye düşündü Sasha. Düşüncesi doğru çıkmıştı, Cemre arkasında çok uzun boylu, esmer tenli, mavi gözlü bir adam; ona nazaran daha kısa, esmer tenli, sıska, kahverengi gözlü bir adam; sarışın bir kadın; yine uzun, beyaz tenli bir adam ve en arkada simsiyah saçlı, kömür gözlü, buğday tenli, kısa boylu, çok güzel bir kadınla Sashaya doğru geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zift ~sasbüg
FanfictionSensin, kalbim değildir, böyle göğsüme vuran. -Hikaye diziden tamamen bağımsız ilerleyecektir.-