Denizin kıyısındaki gün doğumu

64 2 3
                                    

1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


1

Kenara koyduğum havlumu üstüme alıp üstümdeki suları sildim . Saçlarımdaki ıslaklığı da aldığımda havlumu omuzlarıma atıp soğğuk duşa ilerledim . Deniz tuzunu üstümden atmazsam kim bilir ne hallere düşerdim . Düşüncesi ile titrerken kendimi buz gibi suyun altına attım .
Belediyeye aitti bu plaj , üniversiteye geldiğimden beri alışkanlığım olmuştu sabahlarımı denizde geçirmek .
Tek başıma ya da arkadaşlarımla fark etmeksizin her sabah 3 ya da 4' te denize gelirdim . İlk başta alışamadığım bu hayat şimdi benim de bir parçam olmuştu ve vazgeçemiyordum .

Hayat denilen şey tuhaftı .

Duş alış geri geldiğimde eşyalarımın biraz ilerisinde denize karşı oturmuş bir bedenle karşılaştım .

Biraz daha yaklaştığımda ise iç çekişleri ve hıçkırıkları duyuluyordu .
Neden ağlıyordu ki , deniz önündeydi bıraksaydı kendini denize , unutsaydı tüm sorunları .
Omuzlarındaki siyah havlu yavaşça kumların üzerine serildi , elleriyle omuzlarını sardı başını eğerek dizlerine yasladı .

Çantamdan termosumu çıkarttım ve oğlanın yanına oturdum , bakışlarını bana çevirdi ama ben ona bakmadım . O da önünde döndü , gözyaşları almaya devam etti .

" denizi sever misin ? "
Sorduğum soruya şaşırdı , belliydi . Gene bana döndü , cevap beklediğimden ben de ona döndüm . Başını çeviren o oldu bu sefer .

" sevmem "

" neden ki ? "

Omuzlarını silkti büyük ihtimal tanımadığı birine veremeyeceği bir cevaptı bu ya da umursamıyor bilmiyorum .

Termosum kapağına kahveyi doldurup uzattım . Eli görüş açıma girdi biraz tereddüt etti .

Bu saçma tavrına güldüm , bu kadar kolay bir seçim için bile tereddütte kalması kalıbımı basardım ikizlerdi bu oğlan .

Gülmeme alınmış gibi omuzları düştü ama anınd akarlarını verdi , kahveyi aldı elimden . Sessizce oturduk bir süre , konuşacak bir şeyimiz yoktu zaten .
Sadece gözüme yalnız gözükmüştü , aynı benim buralara ilk geldiğimdeki halim gibi daha doğrusu yalnızlıkla başa çıkamayan halim gibi bu yüzden dönüp gitmeye gönlüm vermemişti .
O kahvesini içerken ben de yavaş yavaş aydınlanan gökyüzünü izliyordum .
Susuyorduk , itirazım yoktu . Konuşmak isterse konuşurdu .

Önüme kupa kapağı uzattı . Bakışları ben de değil yerdeydi .
" biraz daha alabilir miyim ? "
Doldurur gibi yapıp geri çektim termosumu . Bana şaşkınca baktığında parmağımı alnına dayadım ve ittirdim .
" o zaman hikayeni anlatmaya başlasam iyi olur "
Dudaklarını büzdü .
" nazik bir yabancı olduğunu sanmıştım . "
Bana söylenirken burnunu çekince kahkaha attım , tatlıydı .

" nazik yabancılar seni kandırıp kaçırmak isteyebilirler , sonuçta cadının evi tamamen çikolata ve şekerdi ama sonunda tek istediği çocukları yemekti ."

Tanıştığımız gün doğumu'BokuakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin