〣the weeknd ― gasoline
_____________
"Taehyung, senin doğum gününü bekleyemeyeceğim ben galiba."
Dönen başım, devamlı gülüşüm ve onun da odağını sürekli kaybeden gözleriyle kafayı bulduğumuzu daha iyi anlarken elimdeki küçük hediye paketinin yapışkanını çıkarmaya çalışıyordum. Nereden bulduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama öyle şirin ve sevimli bir paketti ki kullanmak istemiştim.
Aklımdaki fikirle hem ona bakıp kıkırdıyor hem de hediyemin harika olduğunu tasdikliyordum. Dünya üzerinde kimse böyle bir hediye almamıştı, bahse bile girerdim.
"Niye ki?" Esnemeyle karışık bir şekilde uzatarak söylendiğinde omzum üzerinden ona baktım. Arkam ona dönüktü ve işte ben de bu sırada hediyemi paketlemeye çalışıyordum çünkü görmesini istemiyordum.
"Benim hediyem çoktan hazır yavrum, ondan."
Bu dediğimden sonra tek bir çıt dahi çıkmamıştı, sızıp sızmadığını merak ettiğimden göz ucuyla ona bakayım dedim ama gördüğüm tek şey bana şaşkınca lakin biraz da tatmin olmuşçasına bakan keskin gözleriydi. Gülerek önüme döndüğümde hediye paketimi neredeyse bitirmek üzereydim, bunun sevinciyle yanımdaki içkiyi kafama dikerken manitim Taehyung hala daha bana bakmayı sürdürüyordu.
Hiçbir şey dememiştim bu tepkisine karşılık, neden böyle olmuştu bilmiyordum. Daha doğrusu bilecek kadar ayık hissetmiyordum.
Tae o son mesajlaşmamızdan sonra vakit kaybetmeden evime gelmişti. Birbirimizi boyamıştık, o beni dediği gibi kırmızı tonlu bir makyajla, bense onu mavi taşlı daha pastel bir makyajla bütünleştirmiştim. Bundan sonrası bir sürü fotoğraftan, öpüşmeli videolardan ve sarmaş dolaş bir biçimde yatarak küçük sohbetler etmemizden oluşuyordu.
Rüya gibi geliyordu, o kadar şeyden sonra kızılımla bunları yapıyor olduğum gerçeği beni Abel'ın müziği kadar vuruyordu. Ona dokunabilmek, onu saatlerce durmadan öpmek ve onunla öylece uzanmak bile öylesine muazzamdı ki bu dünyada daha nelerin böylesine ilahi olabileceğini düşünüyordum.
"Az önce elinde hiçbir şey yoktu.. Neyi.. paketliyorsun?" Aksayarak konuşması iyice gittiğini belli ederken sızacağı korkusuyla hediyemi son kez düzeltmiş ve nihayet ona dönerek elimi kalçamın biraz üzerine yaslayarak kızılıma doğru ilerlemeye başlamıştım.
Çok seveceğini düşünüyordum, hediye olmadan önce bile bayılıyordu gerçi. O yüzden tek bir şüphem dahi yoktu bunun bir armağan olmasını seçerken.
Taehyung ona attığım adımlar boyunca daha çok mayışmıştı, kafası git gide koltuğa düşüyor ve yarım ağız gülümsemesi suratına daha fazla yayılıyordu. Onun gibi sırıttım ben de, tam önünde durduğumda bir eli bacağımın arkasına gitti ve belli belirsiz okşadı. Sonrasında ise sıkıca tutarak kucağına çekti beni, dizleri üzerine iyice kuruldum. Arkamdaki elimi oynatmadığım için biraz zorlansam da bana yardımcı olduğundan tahtıma güzelce yerleştim.
Yakın olmamız adına sırtını dikleştirip yüzlerimizi denk getirirken yüzünün her bir noktasını inceliyordum. Altındı, gümüştü, swarovskiydi. Twitter'daki o kıza, evine bir swarovski yollayacağımı söylerken sahiden şaka yapmıyordum, Taehyung gerçekten çok büyük bir emeğin eseriydi. Üzerinde inanılmaz bir işçilik vardı, inanılmaz bir ışıltısı vardı. Ve biliyordum ki onu kendime yakıştırıyordum, bana çok yakışıyordu.
"Daldın bebeğim." Evet, senin ne kadar nadide olduğunu düşünürken dalmamak mümkün değil.
Bu dediğiyle birlikte boş olan elim saçları arasına girdi, artık gerçekten doğal rengine dönmeye başlamıştı. Siyahları neredeyse akmıştı ve kızılları bir ipek gibi alnına doğru dökülüyordu. Aşağıdan küçük bir kısmını toplasa da sıkıya gelemiyormuş gibi çoğu tutamı fırlamıştı dışarı. Tıpkı benim de tepeden çok küçük bir şekilde topladığım için tokaya dayanamayan gri saçlarım gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
icanbeurbuzzly
Fanficsevgilin var, zerre sevmiyorsun biliyorum. bir tarafları da yetersiz ve küçük, esmer bacaklarının arası için. anlamıyorum, ben bu kadar iyi doldurabilirken neden onunla olmaya devam ediyorsun, sürekli kendime bu soruyu sorup duruyorum. bak bebeğim...