Son yazının düzenlemelerini de bitirdiğimde dosyayı kaydedip bilgisayarı kapattım. Arkama yaslanıp ağrıyan gözlerimi dinlendirmek için kendime süre verdim. Uzun zaman ekrana baktığımdan gözlerimin sızlaması normaldi. Gözlerimi açtığımda beni izleyen Fırat'ı gördüm.
"Çalışkan kız daha ilk gününden fazla yormadın mı kendini?" Gülümseyerek masama doğru geldi. Bugün tanıştığımız halde bu samimiyeti nerden bulduğunu anlamamıştım.
"Yaptığım işi tam yapmayı severim. İlk günün sonrakilerden farklı olduğunu düşünmüyorum." Zorla bir gülümseyiş yerleştirdim yüzüme. Sohbeti uzatmamasını umuyordum ama hiçte cevabını almış gibi durmuyordu. Konuşacağı sırada "Ben bir Nurgül Hanıma bakayım." deyip merdivenlere doğru yöneldim.
Yukarı kata çıktığımda buradakilerin çoğunluğunun dağılmış olduğunu gördüm. Sonuçta burası idari kattı ve istedikleri saatte gelip gitme hakları vardı. Gerçi bu hak kısmen bana da tanınmıştı. Kapıyı tıklatıp onay cümlesini bekledim. Nurgül'ün yumuşak senini duyunca içeri girdim. "Gel Asyacım."
"Ben mailden attığın yazıları bitirdim de arşivde yapılacak bir iş var mı?"
"Vay sen ne hızlıymışsın Asya, yorulmadın mı?" dedi gülümseyerek ve devam etti "Neden kapının orda dikiliyorsun? Gel otur." Masanın önündeki tekli koltuklardan birine oturdum. "Madem bu kadar hızlı bitirdin. Gelecek misafirimizle de sen ilgilenir misin Asya?"
Şaşkınlıkla "Misafir mi? Ben nasıl ilgileneceğim ki? Sonuçta ben sadece burda çalışan biriyim." dedim. Verdiğim tepkiye sesli güldüğünde daha da şaşırdım.
"Sakin ol Asya, misafir dedimse öyle ciddi bir misafir değil. Zaten bizim dergiden biri ama tam olarak burda çalıştığı söylenemez. Yani daha önceden burda çalışmıştı ama bu yıl okul değiştirdiği için bıraktı. Bir araştırma için arşivimizden faydalanmak istedi. Biz de ricasını kırmadık."
Sonunda mevzu açıklığa kavuşunca anladığımı belirterek başımı salladım. "Peki benim yapabileceğim ne var?""Aslında eski binamızdan buraya taşınırken arşivimiz biraz karıştı. Dosyaları bulmasında yardımcı olmanı isteyeceğim. Zaten Yusuf'un işi olmasa da senden orayı düzenlemeni isteyecektim. Şimdi en azından birlikte yapabilirsiniz."
Okul değiştiren biri, Yusuf. Yoksa bu benim Yusuf mu? Bir dakika nerden benim oluyor acaba? Kendine gel Asya, kadına cevap ver. "Tamam bana uyar, ne zaman başlıyoruz?"
"Sen bekle Serkan'a sorayım. Genelde Yusuf'la o ilgilenir." Yerinden kalkıp kapıya doğru ilerledi. Çıkmadan önce dönüp "Umarım anlaşabilirsiniz o biraz değişik biridir." dediğinde bahsettiği Yusuf'un Yusuf Yiğitoğlu olduğundan emindim artık. Bayanlarla ilişkisindeki mesafenin herkes farkındaydı demekki. Ve şimdi buraya gelecekti. Onu okul dışında görecektim hatta birlikte çalışacaktık. Bu garip bir heyecan hissettirirken bu kadar tesadüfün fazla olduğunu düşünmeye başladım.
Nurgül odaya tekrar döndüğünde arkasından Serkan da geldi. "Nasıldı bakalım ilk günün Asya? Nurgül seni çok yordu mu?" İçten gülümseyişine karşılık verdim. "Yo aksine çok keyifli geçti. Zaten bir görev yapmaktan çok sevdiğim bir şeyi yapıyormuşum gibi hissediyorum."
"Peki öyleyse. Senin adına sevindim. Madem Nurgül'ün dediklerini hallettin bir de bana yardımcı ol. Birazdan bir arkadaşla tanıştıracağım seni. Ona arşivde yardımcı olacaksın." Tam sözlerini bitirdiği sırada masadaki telefon çalmaya başladı. Nurgül kısa bir süre karşı tarafı dinleyip tamam deyip kapattı. "Yusuf gelmiş Serkan."
"Tamam o zaman biz çıkalım." deyip kapıya yönelince ben de ayaklandım. Başımla Nurgül'e selam verdim. Serkan'ın açtığı kapıdan çıkarken fısıltıyla "Tokalaşmak için elini uzatmamanı tavsiye ederim." dediğinde bilmiş bir gülümseme yerleşti yüzüme. Onun duyamayacağı bir sesle "Biliyorum." dedim.