0.7

300 26 2
                                    

Yorgunluktan gözlerimin kapanmaması için direnirken, asansörün bugün neden bu kadar yavaş gittiğini çözmeye çalışıyordum. Elimdeki kurabiye dolu çantayı daha fazla taşıyamayacağımı düşünüyorken asansörün kapısı açıldı ve içeriye bir adet Oğuzhan Özyakup dahil oldu, klişe.

Asansörde sadece ikimizin olması beni biraz germiş olsa da umursamadım. Hey! Neden odam en üst katta olsun istemiştim ki? Sırf teras orda diye Naz.

Aklıma 5 yıl öncesinde yine bu asansörde Oğuzhan ile olan anılarım gelince kafamı sağa yaslayıp, gülümsedim.

"Benim sevgilim beni özlediği için, antrenmanıma mı gelmiş, bir öpücüğü hak etti o zaman."

"Yılışma Özyakup, basılırsak kırarım kafanı."

"İyi evde alırım intikamını." diyip, göz kırpan Oğuzhan yine de bir boşluğunu yakalayıp öpmüştü sevgilisini.
Amacı sadece naz yapmak olan Nazlı, büyük bir özlemle karşılık verdi antrenmanı yeni bitmiş olan sevgilisine.

"Çilekli kurabiye mi onlar?"

Oğuzhan'ın sorusuyla afallayıp şu ana döndüğümü fark ettim.

"Ha? Şey evet, aynen ondan."

"Yine kendi sevdiğinden yapmışsın." diyip samimi bir şekilde gülen Oğuzhan'a yalancı bir sinirle cevap verdim.

"Pardon, başka kimin sevdiğinden yapacaktım?"

"Bilmem, belki çikolatalı yaparsın sanmıştım." Oğuzhan'ın bu cümleden sonraki göz kırpışı, bardağın taşması için son damlaydı.

"Çikolatalı kurabiye mi? Nefret ederim. Ayrıca onu seven insanları da anlamıyorum nasıl bir vizyonsuzluksa." Gözlerim Oğuzhan'ı baştan aşağı taradı, kafamı gülerek iki yana sallayıp önüme döndüm.

Hayat yine benim Oğuzhan'a karşı öne geçmemi istememiş olacak ki, asansörden gelen değişik sesler bunu önüme kanıt olarak sunmuştu.

"Uzun bir süre daha buradayız sanırım, Nazlı Hanım."

Bana doğru adımlaması ile geriledim.
"Hoşt be git ötede oyna."

Elini enseme atmasıyla irkilsem de, fark ettirmeden onu kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum.

Üstümdeki sweatshirtü ensemden biraz asılıp ne olduğunu anlamadan geri bıraktı, bu kadar yakın olması kalbime zarardı.

"Üstündeki benim sana verdiğim sweatshirtlerden biri Nazlı."

Ense kısmında yazan, O.Ö harflerininin sonradan aklıma gelmesiyle içimden kendime güzel bir küfür savurdum.

"Giyecek bir şey bulamadım, geç kalıyordum aceleyle çıktım."

Gözlerinin içine kendimden emin bir şekilde baksam da, bu kadar yakınımda olmasına rağmen ondan etkilenmediğimi kanıtlamak istiyordum.

"Koskoca Beşiktaş JK CEO'su, Nazlı Beyoğlu giyecek bir şey bulamadı öyle mi?"

Dudağını ısırarak bana bakmasına dayanamayıp, gözlerimi gözlerinden kaçırdım.

"İtiraf et Nazlı Beyoğlu, hala benden deli gibi etkileniyorsun."

Elimdeki çilekli kurabiye poşetini avucumu açarak, hafifçe aşağıya düşmesini sağladım. Bir elimi ensesine koyup diğer elimi de saçlarına daldırarak, hızla aramızdaki mesafeyi kapattım. Yaptığıma şaşırmış olmalı ki, yüzündeki aptal sırıtış yok olmuştu.

Ensesindeki saçları hafifçe çekip, dudaklarımızı birazdan birleşeceklermiş gibi yaklaştırdım.

"Söylesene Özyakup, deli gibi etkilenen sadece ben miyim?"

Yutkundu.

"Nazlı." devamını getiremedi.

"Nazlı, seni şu an öpsem benden ne kadar nefret edersin?"

Asansör kapısının açılması ile beraber karşıda Salih Uçan göründü. Hızla kendimi toparlayıp onunda yanından geçecektim ki, kolumdan yakaladı.

"Naz, iyi misin?"

Gülümseyip, iyiyim cevabını vereceğim sırada, arkamdan ses duyuldu ve yanımıza yaklaştı.

"Hayırdır Uçan, doktorsun da sen mi tedavi edeceksin?"

Eski Özyakup, aramıza dönmüştü.

Ateşle Barut || Oğuzhan ÖzyakupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin