Güneşin ilk ışıkları, yatağında sakin ve huzurlu bir şekilde yatan Aaron'un göz kapaklarına ulaştığında buruşan bir yüz ifadesiyle gözlerini kısan Aaron, pencereden esen rüzgarın da etkisiyle hafif titreyerek yorganına geri sarıldı ve biraz daha uyumaya çalıştı.
Dün gece geç saatlere kadar kitap okuduğu için tüm vücudunun dinlenmek için ona yalvardığını hissedebiliyordu. Özellikle öğlene kadar uyumayı seven birisi olarak sabahın sekizinde neden uyandığını sorgulamaya bile yeltenmemişti.
Fakat daha gözlerini kapatır kapatmaz, odasının kapısının açılma sesi kulaklarına ulaştı. Kapının açılması ile içeriye giren soğuk rüzgar, beraberinde güzel kokan bir parfüm kokusunu da odaya taşımıştı.
Aaron bu parfüm kokusunu biliyordu. Bu yüzden kimin geldiğini anladığı için çaktırmadan uykusuna geri dönmeye çalıştı. Fakat yatağa doğru yaklaşan yürüme sesleri, Aaron'un bu planının gerçekleşmeyeceğini haykırıyor gibiydi.
"Aaron..! Kalk artık! Daha kahvaltı edeceğiz. Bugün önemli bir gün biliyorsun."
Gelen kişi bir kaç aydır akademi de olan ve bugün dönmesi beklenen Aaron'un ikiz kız kardeşi Chloe'den başkası değildi. Kendisi sadece Aaron'un ikiz kız kardeşi değil aynı zamanda Kalsedel Diyarının en güçlü ikinci büyücüsüydü. Üstelik bu unvanı sadece iki yılda kazanmayı başarmıştı.
Fakat Aaron'a göre şu anda bunların hiç biri önemli değildi. Şu anda tek düşündüğü nasıl biraz daha uyku uyuyabileceği olduğu için kızın sözlerini çok takmadan yorganına daha fazla sarılmıştı.
"Git başımdan Chloe... Mümkünse birkaç saat sonra gel. Gerçekten çok yorgunum ve hiç bir kuvvet beni bu yataktan öğleden önce kaldıramaz."
Aaron söylediği sözlerden sonra sitemli bir karşılık beklerken, hiç bir cevap gelmemesi onu biraz şaşırtmıştı. Chloe'de cevap vermek yerine yatağın kenarına oturduğunda ters giden bir şeylerin olduğunu anlamıştı Aaron.
Chloe'nin dış görünüşü gerçek anlamda güzeldi. Henüz 20 yaşında olmasına rağmen mükemmel sayılabilecek bir fiziği vardı. Parlak kahverengi saçları, orman yeşili gözleri ve keskin yüz hatları ile dünyada etkileyemeyeceği erkek yok gibiydi.
Fakat şu anda görülen şey bunlardan çok uzaktı. Hafiften endişelenmiş gözleri, Aaron'a bir şeylerin ters olduğunu anlatmaya yetmişti.
"Benimle beraber Akademi Müdürü ve Yüce Büyücü de geldiler."
Aaron duyduğu sözler ile derin bir nefes alarak yataktan kalktı. Chloe diyarın en güçlü ikinci büyücüsü olduğu için Büyü Prensesi unvanı vardı. Bu unvan öylesine verilmiş bir unvan değildi. Bundan tam üç yıl önce Karanlık Elementini ustaca kullanabilen ve kendisine Kara Büyücü diyen bir kişi, Diyarın o zaman ki En Güçlü Büyücüsünü ve Kalsedel Akademisinin Yüce Büyücüsünü öldürmüştü.
En Güçlü Büyücünün ve Yüce Büyücünün ölmesi ile Diyar daha da savunmasız kalmış ve Kara Büyücü, diyarda istediğini yapabilir hale gelmişti.
Mevcut Krallık ve Diyarda önemli bir güç olan Kalsedel Akademisi bile Kara Büyücüye karşı çıkamaz hale gelmişti. Son üç yıldır çok fazla bir şey olmasa da Kara Büyücünün gücü ve takipçileri de büyümeye devam etti.
Bu yüzden Krallık birkaç hafta önce tüm krallık için seferberlik ilan etti ve güç sahibi olan herkesi akademiye alarak eğitmeyi planladı. Aaron yaşanan tüm bu gelişmelerin ikizinin üzerinde bir yük oluşturduğunu görebiliyordu. Çünkü Büyü Prensesi olarak Diyarın en önemli güçlerinden birisini ellerinde tutuyordu. Bu güç beraberinde ciddi sorumlulukları da getiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadim Büyücü - Kalsedel Akademisi
Fantasy[Yazar Notu: Klasik kahramanların veya iyilerin her daim kötüleri yendiği hikayelerden sıkıldıysanız doğru yerdesiniz. Sizlere beynini kullanan, her klişe olaya atlamayan ve gücünün acımasızlığını sonuna kadar kullanan, ne tam iyilik meleği ne de ta...