Günün geri kalanında Aaron tüm olup bitenleri yeni ev arkadaşlarına anlatarak geçirmişti. Yeni ev arkadaşlarını zaten daha önceden de tanıyordu. Fakat doğru düzgün bir muhabbeti yoktu. Bu yüzden birlikte geçirdikleri saatler geçtikçe, onları daha iyi tanıdığını hissetmeye başladı.
Akşam yemeği yedikten sonra diğerlerinden izin isteyen Aaron, yeni odasına geçerek eşyalarını düzenledi. Odasında iki pencere bulunuyordu. Birisi direkt evin önünde ki göle bakarken, diğeri arka tarafta ki geniş ağaçlara açılıyordu.
Aaron, eşyalarını yerleştirdikten sonra pencerenin önüne geçti ve derin bir nefes aldı. Bu gece dolunay vardı ve etraf oldukça parlaktı. Ayın gölün üzerinde oluşturduğu şahane manzara, Aaron'a adeta huzur veriyordu.
Bir süre hayran bir şekilde manzaraya baktıktan sonra derin bir nefes alarak yeni yerleştirdiği kitapların yanına gitti. Aralarında en kalın olan kitabı eline alırken yatağa oturdu ve kapağa baktı.
"Büyü Tanrısı Dharken'in Büyü Yöntemleri." dedi Aaron heyecanla. Her ne kadar akademiye isteyerek gelmek istemese de içinde gerçek anlamda bir meraklı bir çocuk vardı. İmkanı olsa bulabildiği her kitabı okumak isteyebilirdi.
Aaron kitabın ne kadar kalın olduğuna aldırmadan ilk sayfayı aralayarak okumaya başladı. Akşam sekiz sularında başladığı kitabı ancak gece dört civarında bitirebilmişti. Kitabın son sayfasını okuyarak kapağını kapattığında hafifte olsa büyüye karşı anlayış geliştirdiğini hissetti.
Saatlerdir kitap okumasından dolayı gözleri biraz kanlansa da pişmanlık duymadan kitabı yatağın yanında ki masaya koydu ve dışarıya baktı.
"Yarın saat 10 da akademide ki ilk dersimi alacağım." dedi Aaron sakince. Ses tonunda yorgunluğun hafif belirtileri belli oluyordu. "Biraz uykudan zarar gelmez sanırım." Aaron yastığa başını koyar koymaz kendini uykuya teslim etmişti.
[5 saat sonra]
Alarmının çalması ile zorlukla gözlerini açan Aaron, alarmını kapatarak yatakta gerindi ve tereddüt etmeden yataktan kalkarak odasında ki lavabosuna gitti. Aynada kendine bir kez baktıktan sonra yüzünü yıkadı ve gardırobunun önüne geçerek gardırop kapağını araladı.
Fakat gördüğü manzara her ne kadar istemese de tahmin ettiği gibi gri büyücü cübbeleri ile doluydu. Aaron dün akşam okuduğu kitap sayesinde hem büyü hem de akademi ile ilgili birçok bilgi edinmişti.
Akademi Büyücüleri giydikleri cübbelerin renklerine ve cübbenin detaylarına göre sınıflandırılıyordu. Aaron daha yeni başladığı için sade ve gri renkte olan büyücü elbisesini giymek zorundaydı.
"En azından sade bir cübbe." dedi Aaron umutsuzca ve cübbeyi giyerek odasından ayrıldı. Merdivenlerden inerken çoktan burnuna güzel kokular gelmeye başlamıştı. Ana salona indiğinde Kelly ve Kane'in mutfakta kahvaltıyı hazırladıklarını, Atlas ve Chloe'nin ise kahvaltı masasını düzenlediklerini gördü.
"Günaydın millet!" dedi Aaron neşeli bir ses tonuyla. "Ucundan tutabileceğim bir konu var mı?"
Aaron'un neşeli bir moda sahip olduğunu gören grup, gülümseyerek Aaron'u karşıladılar.
"Gerek yok Aaron. Çoğu şey hazır zaten." dedi Chloe gülerek. Hemen ardından Kane dudaklarını etkilenmiş bir ifadeyle büzerek baştan aşağı Aaron'u süzdü.
"Gri Büyücü Cübbesi üzerine tam oturmuş Aaron." dedi Kane. "İlk gün için heyecanlı mısın?" Aaron'un odağı bu sözler ile Kane'in üzerine gitmişti. Kane'in unvanı Varis Büyücüydü. Bu yüzden siyah renkte bir büyücü cübbesi vardı. Belinde ve göğsüne yerleştirdiği kemerler de birkaç büyülü ekipman bulunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadim Büyücü - Kalsedel Akademisi
Fantastik[Yazar Notu: Klasik kahramanların veya iyilerin her daim kötüleri yendiği hikayelerden sıkıldıysanız doğru yerdesiniz. Sizlere beynini kullanan, her klişe olaya atlamayan ve gücünün acımasızlığını sonuna kadar kullanan, ne tam iyilik meleği ne de ta...