26

1.3K 131 304
                                    

Tamam bu sefer kaldırmicam bölümü lfmwğfm2ğgm2
Yorum sınırı 200.
Az geldi gözüme ama 200 yapacağıma dair söz vermiştim :'

Hadi bakalım uzun süredir beklediğiniz bölüm geldi beklemeyin daha fazla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hadi bakalım uzun süredir beklediğiniz bölüm geldi beklemeyin daha fazla

İnsanın koparıp atamayacağı bağları vardır.
Arkasını dönüp gidemeyeceği durumlar,
İnkar edemeyeceği borçları vardır.
Bütün bunlar anlık heyecanlara,feda edilemez.
Şimdi gözüne tozpembe görünen herşey
İleride toz duman olur.

Ödül töreninden çıkarken sessizdik,ne hyunjin konuşuyordu ne de ben konuşuyordum. Aklımda dönüp dolanan ihtimaller ise aklımı karıştırmaktan başka birşey yapmıyordu.

Hyunjin beni liseye geçtiğim günden beri sevdiğini söylemişti fakat ne kadar doğruydu? Bu kadar uzun süredir kim kimi sevmişti ki? Hemde karşılıksız şekilde. Romantik kitaplar hep böyle olsa da gerçek hayatta böyle birşeyin gerçekliğine hiçbir zaman inanmamıştım. Üzerine gelen itiraf(?) ile iyice aklım karışmıştı.

Nefesimi bırakıp duran arabadan indim. Kesinlikle hayalimdeki ödül töreni böyle değildi. İçimde çok fazla hayal kırıklığı vardı. Tam kapandığını düşündüğüm kırıklıkların yerine yenileri ve daha derinleri eklenmişti.

Hızlıca otele girmiş ve asansöre ilerlemiştim. Hyunjinin adım sesleri arkamdan gelirken içimden asansörün yavaş olmasına kızıyordum fakat unuttuğum bir şey vardı o da aynı odada kaldığımızdı. Sinirle dilimle yanağımı dövmüştüm.

Asansörün gelmesiyle ilk önce ben binmiştim. Arkamdan da hyunjin binmişti. Meraklı bakışlarını üzerimde hissediyordum fakat umrumda dahi değildi.

Asansörün her katta durmaya başlamasıyla iyice sinirlerim gerilmişti. Üzerine birde gittikçe hyunjine yaklaşmam eklenmişti tabiki.

Belimde hissettiğim el ile yanlış tepki vermemek için ellerimi önümde birleştirmiştim. Başımı kaldırdığımda birkaç kızın hyunjine baktığını görmüştüm. Hyunjin'e baktığımda bana baktığını görmüştüm. Göz göze gelmiştik. Gülümsemesiyle bende istemsizce gülümsemiştim. Gülümsemesi bulaşıcıydı. Şuan ona deli gibi sinirliydim ama ona gülümsemiştim.

Asansörün durmasıyla belimden yön vererek beraber bizi çıkarmıştı. Asansörden inmemizle hyunjinin elini iktirmiş ve hızlıca yürümeye başlamıştım tekrardan. Kapıya yaklaşınca telefonumun arkasındaki kartı çıkarıp hızlıca okutmuştum. İçeriye girerken hyunjin de sert adımlarıyla girmişti. Kapanan kapıyı aldırmadan yatağa doğru ilerledim.

"Neyin var jeongin?" Duyduğum sesle ruhsuzca hyunjine bakmıştım.
"Birşeyim yok." ardından tekrardan önüme dönmüş ve tuvalete doğru yürümeye başlamıştım. Bileğimden tutmasıyla durmuştum. Kendisine çekmesiyle dönüp ona bakmıştım.
"Ne yapıyorsun?!"
"Asıl sen ne yapıyorsun jeongin?" Benimkisine kıyasla daha sakin çıkan sesine karşı göz devirip konuştum.
"Birşey olmadı dedim hyunjin. " Cümlemle kaşları çatılırken tekrardan konuşmuştu.
"Çocuk kandırdığını mı sanıyorsun jeongin? Birşeyinin olduğu apaçık ortada!" Sinirli çıkan sesine karşı daha fazla kendimi tutamıştım.
"Kullandığın birisinin durumundan sanane!" Sinirle konuşmamla hyunjinin gözlerinden sadece tek bir duygu okuyabilmiştim,şok olmuştu fakat durmuyordu.
"Ne saçmalıyorsun sen jeongin?!" Bağırmasıyla bende bağırmaya başlamıştım.
"Yalan mı? Hisselerin için beni kullanmıyor musun?!"
"Sence seni kullanmak için tamı tamına 8 yıl bekler miydim?!" Boğazı yırtılırcasına bağırmasıyla uzaklaşıp bu sefer ben bağırmıştım.
"İnanmıyorum sevgine tamam mı?! Kim bu zamana kadar birisine bağlı kalıp sever ki! Bu dediklerin ancak romantik kitaplarda olur!"

Kırgınlık,saf kırgınlık ve hayal kırıklığı.
Hyunjinde gördüğüm tek şeyler bunlardı. Bakışlarında hayal kırıklığı vardı. Az önce söylediklerim bir bir zihnimde yankılanırken elim dudaklarıma gitmiş ve sertçe dudaklarıma bastırmıştım. Bir kaç adım daha geriye gidip yatağa oturmuştum.

Hyunjin soğuk bakışlarıyla bakıp konuşmuştu.
"Haklısın biz senin dediğin romantik kitaplarda değiliz fakat seni 8 yıl boyunca usanmadan sevmeyi ben seçmedim. Herşeyi toz pembe görmemek lazımmış artık bunu öğrendim. "

"Mon Dieu, j'aimerais pouvoir arrêter de l'aimer." ( Tanrım keşke onu sevmeyi bırakabilsem) Fransızca kendi kendine birşeyler söyleyip yanımdan gitmişti. Kapının kapanma sesiyle ne zaman dolduğunu anlamadığım gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.

8 yıldır beni uzaktan seven yeri geldiğinde beni kötü kişilerden koruyan kişiyi kırmıştım hemde en kötü yol ile kırmıştım.

Nasıl olurda sevgisine inanmadığımı söylemiştim? Nasıl en başta patronum olduğunu unutup o sözleri söylemiştim?

Hayatımda asla düzeltemeyeceğim bir hata yapmıştım. Uzun süredir sevilmeyi isteyen ruhum ve benliğim neden bir anda sevgiyi gördüğü gibi kaçmıştı? Yüz üstü bırakılmaktan mı korkmuştum? Yoksa geçmişte yaşadığım olaylar yüzünden inanmamak mı istemiştim? Bilmiyordum, zihnimin içerisi çok doluydu,bütün soruların cevabı yok gibiydi. Tek bir sorunun cevabını biliyordum o da hyunjini paramparça ettiğimdi.

Göz yaşlarım tek tek düşerken dudaklarımın arasından kaçan hıçkırağa engel olamamıştım. Bir aptal gibi sadece 2 saat öncesinde tanıdığım birisine güvenmiştim. Yıllardır beni seven birisinin kalbini kırmıştım. Bu ben değildim ben böyle birisi değildim. Değişmeye başlamış gibiydim. Beni değiştiren şey hyunjinle birlikte haberlerde görünmem miydi? Yoksa bir anda gelen sevilmişlik hissi miydi? Zaten dolu olan zihnime yeni soruların eklenmesiyle kendimi daha çok çıkmazda hissediyordum. Çözmem gereken sorunlarım vardı. İlk önce kendimi çözmem lazımdı, sonrasında hyunjini çözmeye çalışabilirdim.

Yavaş yavaş toparlanan zihnim ile kendimi affettirme yolları düşünmeye başlamıştım. Fakat bu düşüncem başıma giren acı ile son bulmuştu. Gözlerim ağrımaya başlamıştı resmen.

Burnumu çekip ayağa kalktım ayakkabılarımı çıkarıp banyoya ilerledim. Üzerimdeki kıyafetlerden tek tek çıkarıp yere attım. Küvetin suyunu ayarlayıp küvete girdim. Su dolunca başlığından suyu kapadım. Başımı mermere yaslarken gözlerimi kapadım.

"Gerçekten de inanamıyorum sana jeongin." duyduğum uzaktan gelen ses ile gözlerimi aralamaya çalıştım fakat yapamıyordum. Tenim donmuş gibiydi.
"Çok soğuk.." mırıltı gibi çıkan sesime karşı sinirli ve kalın bir ses konuşmuştu.
"Cayır cayır yanıyorsun jeongin ne soğuğu?" Gözlerimi sıkıca kapatıp örtüyü ekmeye çalışmıştım fakat onun yerine bir eli tutmuştum. Tanıdık bir eldi,hyunjinin eliydi.
"Örtü?"
"Ben az önce ne dedim jeongin?" Mızmızlanarak gözlerimi araladım zorlukla.
"Donuyorum!"
"Küvette soğuk suyun içerisinde uyumasaydın o zaman jeongin." Ağlamak istiyordum cidden. Yüksek ihtimalle gözümü kapadığımda uyuya kalmıştım ve uzun süre öyle kalmıştım. Hyunjin geldiğinde ise beni o halde bulmuştu.
"Hyunjin." Gözlerimi aralayıp karşımdaki sinirli ama bir yandan da saçı başı dağılmış bedene baktım. Bir tepki vermeden bana bakıyordu.
"Özür dilerim,öyle demek isteme-"
"Uyu jeongin." Cümlemi bitirmeme izin vermeden konuşmasıyla kapanmak için can atan göz kapaklarıma yenik düşmüştüm. Böyle kuru bir şekilde özür dileyemezdim bu yüzden şuanlık bunu boşverdim. İyileştiğimde bu konu hakkında konuşma kararı almıştım.

Bölümü silent cry ile yazmaya başladım can't you see me ile bitirdim..

Bölümü silent cry ile yazmaya başladım can't you see me ile bitirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Günün sorusu ; Ben bunları böyle yaptım da nasıl barıştırıcam?

Neyse ben kaçar 🏃‍♂️
Görüşürüz aşk bahçelerim,mwah

İddia • HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin