29

1.2K 98 402
                                    

Hiç süründüresim gelmedi.. Ayrıca 33K olmuşuz,teşekkür ederim güzelliklerim <3
Yorum sınırı : 400

Kırgınlık. Kırgınlık ne demekti? Sözlüklerde olduğu gibi gücenme demek miydi yoksa bir insanın gözlerinin içine baktığınızda size olan bakışlarının değişikliği miydi? Bana kalırsa ikinci olandı kırgınlığın tanımı. Gözler kalbin aynası derler gerçekten de sadece gözlerine bakarak kalbini görebiliyorsunuz.

Herşey defile katılmamla çığırından çıkmıştı. Hyunjinle yakın olmak şöyle dursun aksine daha da uzaklaşmıştık. Ben ona bir adım attıkça o on adım geriye gidiyordu. Tam tersi olması gerekmez miydi? Beni uzun süredir beklediğini söylemişti. Şimdi ben ona gelmişken o benden uzaklaşıyordu. Benim tek yaptığımsa sadece uzaklaşmasını izlemekti.

Bakışlarım yerdeyken gözlerimin dolmasını engelleyememiştim. Karşımda oturan beden ise hissetmiş gibi adımı seslenmişti.
"Jeongin?" Yutkunup başımı kaldırmıştım. Dolu gözlerimle karşımdaki bedene bakıyordum. Hyunjinin mavi gözlerinden uzun süre sonra duyguları belli oluyordu. Hyunjin yerinden kalkmış ve yanıma gelmişti. Kollarını etrafıma sararken bende başımı onun göğsüne yaslamıştım. Uzun süre sonra kollarının arasındaydım. İstemsizce burnumu kıyafetine sürtmüş ve kokusunu içime çekmeye çalışmıştım.

Bir kolu omzumu bulurken konuşmuştu.
"Karakola gitmeliyiz."
Şaşkınlıkla başımı kaldırmış ve ona bakmıştım.
"Neden ki?"
"Orada görürsün." Kestirme cevabı ile sadece başımla onaylamıştım.

***

Seoul Karakolu.

Karşımdaki binanın üzerinde yazan yazıyı mırıldanarak okumuştum. Yanımdaki hyunjin koluma dokunarak önümden yürümüştü arkasından ilerlerken birkaç polisle selamlaşmıştı.
"Şu demir kapıdan geçin, sola dönün. İlk kapı."
"Teşekkürler hyung." Ne olduğunu anlamadığım kısa konuşmanın ardından tekrardan hyunjini takip ediyordum.
"Ya niye geldik buraya?" Meraklı soruma karşı sessiz kalırken karşımızdaki kapı ile bakışıyorduk.
Hyunjin beklemeden içeriye dalarken, evet dalmıştı. Bende temkinli adımlarla içeriye girmiştim.

Hyunjinin iri bedeni kenara çekilirken gördüğüm beden ile bacaklarım titremeye başlamıştı. Sadece bacaklarım titriyordu,kaçmak istiyordum ama yapamıyordum. Sabitlenmiş gibiydim. Gözümün önünde oluşan o kara geçmiş tek tek film misali oynatılıyordu önümde.

"S-sen." Karşımdaki beden iğrenç bir sırıtma ile bana bakıyordu.
"Merhaba,jeongin."
"O senin askerlik arkadaşın değil,düzgün konuş." Hyunjinin kendisini belli etmesi ile ona baktım. Birkaç adımda geri gelip yanımda bitmişti. Sağ elini belime koymuş ve orayı hafif hafif okşayarak yanımda olduğunu belli ediyordu.

Min yeop.

Beyazlaşmaya başlayan saçları,kırışmaya başlamış cildiyle değişmişti. Onu tanımamı sağlayan tek şey bana olan bakışlarıydı. Hala daha eski boktan bakışları ile bana bakıyordu. Bakışları hyunjinin elinin olduğu yerde dolaşırken dudakları kıvrılmıştı.
"Ne o benim zorla aldığım şekilde ona kendin mi verdin de seninle birlikte?" Cümlesi ile zihnime saplanan bir ok. Üzerine artan geçmişten gelen sinirim... zihnimdeki ok beynimin çalışmasını durdururken artan sinirim bedenimi ele geçirmişti.

Hızlıca hyunjinin yanından ayrılarak karşısına dikilmiştim. Bilekleri kelepçeliydi ve masadaki demire sabitlenmişti.
Hyunjin ise hiç karışmadan sadece izleme kararı almış olmalıydı çünkü hiçbir tutma çabasına girişmemişti.

İddia • HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin