Never knew the feelin' of a stable home

271 41 21
                                    

halsey - darling 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

halsey - darling 

♫ 

sabah saatleri genelde çekilmezdir. özellikle havanın buz gibi olduğu zamanlarda gidilen okul çekilmezden daha çok bir işkence gibidir.

ama diğer insanların aksine hoseok, okula gideceği günlerde sıcacık yatağından daha güneş doğmadan kalkmayı sorun etmiyor, ilk alarmda uyanıyordu. bir nevi okulu evden kaçış aracı olarak gördüğünden ne kadar erken çıkarsa o kadar nefes alabileceğine inanıyordu. 

hoseok kabataslak bakınca bile ev ile okulun arasında bir fark olmadığını söyleyebilirdi. ama dışarıda duyduğu cümlelere karşı gelebilir, kendini savunabilirdi. dışarıda bir topluluktan atılsa, dışlansa gidecek bir evi olduğu sürece o kadar da sorun etmezdi. eğer evin içindekiler de hoseok'un kalbini huzurla dolduran kişiler olsaydı, eğer kaçmak zorunda olduğu asıl kişiler yerine dizlerinde yatabileceği kişiler olsaydı hoseok dışarıda görebileceği, duyabileceği onlarca şeye göğüs gerebilirdi. öyle düşünüyordu. ev diyerek yaşadığı yerin bu kadar yabancı hissettirmesi kendisini rahatsız ediyordu. bir evi olmadan saklanabileceği bir yeri de olamazdı. bu yüzden dışarıda ne yaşarsa yaşasın, ait olmadığı yerde kalmaktan daha iyi olduğunu düşünüyordu. 

yoongi ise çok daha farklıydı. okula gelmek için kalktığı her gün öfkeyle uyanıyordu. insanlara olan nefreti daha da harmanlanmış şekilde güne gözlerini açıyor, toplumun içine girdiği herhangi bir yerde iyi hissetmiyordu. belli etmiyordu, belki de sosyafobi kadar ileri gidecek bir seviyede de değildi ama insanlardan korkuyordu. onlardan saklanmak istiyor, evinden dışarı çıkmak istemiyordu. fakat gene de dışarıda adımlarından çekinmiyor koşmaya özen gösteriyordu.

hoseok, bu kadar yabancı hissettiği evden kaçmak isterken yoongi, bu yabancı evin dışarısından daha iyi olduğunu düşünüyordu. zıtlıklarının arasındaki aynı olan şey kırılmış kalpleri, öldürülmüş umutlarıydı. gözlerinden alınan parlaklık, gülüşlerindeki sönen ışıltılardı.

ve bugün biri nefret ederek diğeri de biraz olsun özgür olmanın verdiği mutlulukla okula gelmişti.

yoongi somurtarak sınıf kapısından içeri girdiğinde onu yakın iki arkadaşı karşılaşmıştı. "hoş geldin koçum. gelmeseydin, hocayla birlikte girerdin," dedi sarı saçlı arkadaşı.

"abi sen onun ne zaman gelmediğini gördün?" diyerek atıldı sarışının yanında duran uzun boylu. "hocalar bile haftada bir gün yoklar ama bu piç her gün okulda. hiç devamsızlığın var mı lan?"

uzun boylu arkadaşı yoongi'ye bu soruyu ciddi ciddi sormuştu. yoongi, kendisinden cevap beklediğini bildiği ikiliye bir şey deme zahmetine girmeden, yanlarından yürüyerek sırasına geçti. burnunu kapatacak kadar sardığı atkısını çözerek cebine tıkıştırdığı maskesini çıkardı. her ne kadar cildini atkıyla korumaya çalışsa bile yanakları ve burnunun ucu al al olmuştu. burnunun kızarması sadece soğuktan değil sürekli peçeteyle sildiği için tahriş olmanın verdiği kızarıklıkta içindeydi.

biz ölmek için doğduk ➸ sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin