mitski - class of 2013
♫
cumartesi
21.08
adımlar birbirini takip etti.
hoseok oturma odasına girdiğinde tahmin ettiği gibi annesinin telefonuna bakarken gördü. elini sinirle saçlarına çıkardı. tüm suç saçlarındaymış gibi çekiştirdi kahverengi saçlarını.
"telefonuma mı bakıyorsun?"
bayan jung oğlunun gelişini fark etmediği için ona seslenmesiyle yerinde irkildi. bir elini kalbine götürdü. "korkuttun, hiç geldiğini hissetmedim." oğlundan cevap olarak koca bir sessizlik aldığında elini göğsünden indirdi ve duruşunu dikleştirdi. telefonu kapatarak oğluna uzattı. "bir anne olarak oğlumun telefonunu kontrol edemez miyim? bu bakışlar da ne?"
hoseok gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. her konuşma sonrası mesajları siliyordu bu yüzen hiçbir şey bulamayacağını biliyordu ama gene de bu durumdan hoşlanmıyordu. telefonunu kontrol etmesinden ona ait şeyleri okuyup durmasından nefret ediyordu. kendini rahat hissedebildiği yerler bir telefon ve bir odadan fazlası değildi. bu yüzden hissedebildiği küçücük huzuruna adımını atmasını istemiyordu.
annesi, yüzüne hunharca bağırmak yerine sakince telefonunu uzatmasıyla kendince bir şey bulamadığını düşündü. ona uzatılan telefonu aldı ve direkt cebine koydu.
"telefonumu izinsiz alma," dedi hoseok. "bundan hoşlanmıyorum."
"niye? bir şey mi saklıyorsun?"
"bir şey saklamamla alakası yok. bir anda alman beni rahatsız hissettiriyor."
"bir şey saklamıyorsan rahatsız hissetmezsin."
"anne!" istemsiz çıkardığı yüksek sese kendisi de şaşırdı hoseok. gözlerini diktiği annesinden korkuyla geri çekti. "biraz saygın olsun. lütfen..."
bayan jung ona yükselen sesle yüzündeki yapmacık gülüşü indirmişti. sadece baktı. çatık kaşlarıyla, rahatsız olduğunu belirten bakışlarıyla hoseok'a baktı. bu konuşmaktan daha çok şey anlatıyordu. ve daha çok rahatsız ediyordu.
bir anne oğluna böyle bakar, böyle söyler miydi? hoseok, annesine her baktığında daha çok kimsesiz hissetti.
"ders çalışacağım," diyerek odasına kaçmak istediğini dile getiriyordu aslında hoseok. arkasını dönüp gidecekken annesinin cümleleri kulağını tırmaladı.
"yoongi kim? sınıf arkadaşın mı?" hoseok adımlarını durdurdu. "...evet."
"baya yakınsınız sanırım. galerinde fotoğraflarınız vardı." hoseok cevap vermek istemedi. ne dese daha çok batacakmış gibi hissediyordu. ama annesinin susmaya niyeti yoktu. kelimelerini silah olarak kullanmaktan çekinmiyor ve hoseok'u, biricik oğlunu bu silahın mermilerinden yoksun kılmayı da düşünmüyordu. evet, annesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
biz ölmek için doğduk ➸ sope
Fanfictioneğer canımı yakmadan sarılırsan bana, bunu yapan ilk kişi sen olacaksın. 17