I never knew somebody like you, somebody

230 37 14
                                    

The Neighbourhood - Reflections

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

The Neighbourhood - Reflections

♫ 

yeni doğan güneşle birlikte dolmuştu otobüsler. 

okuluna yetişmeye çalışan gençler, işe giden yetişkinler ve sabahın bu saatinde kalkmasına sebep olacak ne türde ciddi işleri oldukları bilinmeyen yaşlılarla açılmıştı otobüs kapıları.

yoongi ucu ucuna kaçırdığı otobüse küfürler yağdırırken otobüse yetişmek için harcadığı nefeslerini düzene sokmak adına durdu. bir dakika daha erken çıkabilseydi şu an kaçırdığı otobüsün içinde olabileceği gerçeği moralini bozuyordu. sıradaki otobüsün ne zaman geleceğini öğrenmek için durak saatlerine bakmayı ve eğer geç kalacağı gibi bir ihtimali varsa namjoon'a haber vermeyi amaçlayarak telefonunu cebinden çıkardı. adımlarını durağa doğru atarken tek düşündüğü şey yavaş yavaş yağmaya devam eden kardan korunmaktı. otobüsün gelmesine beş dakika kaldığını gördüğünde haber vermesine gerek kalmadığı için rahatlamıştı. fakat genelde bu kadar erken gelmeyen otobüsün bugün neden erken geldiğini sorgulamadan edemiyordu.

 telefonunu cebine sıkıştırırken kulaklığının tekini kulağına taktı. beş dakika gibi bir kısa bir sürenin asırlar gibi gelmesi yerine şarkılarla hızlıca biteceğini düşünerek rastgele bir şarkı açtı. ellerini ceplerine yerleştirdi ve bugün eldivenlerini giymeyi unuttuğu için kendine tekrardan lanetler okurken şarkının melodisine odaklanmaya çalıştı.

dinlediği şarkı yarısına gelmeden telefonunun titrediğini hissetti. bu titreşim telefonunu titreşimde unuttuğunu ve bir bildirimi olduğunu söylüyordu ama yoongi bunu umursamadı. sonra telefonun sesini açabilirdi veya hiç açmaz okula girerken tamamen sessize alabilirdi. ve bildirime sonra bakabilirdi şu an ısınmayan ellerini buz gibi havaya çıkararak her hareket ettiğinde acımasını istemiyordu. eğer hemen cevaplaması kadar önemli bir durumsa arayabilirlerdi.

telefonunun bir kez daha titrediğini hissetti. ve ardından bir kez daha... ama yoongi açmamak konusunda kararlıydı. sadece hızlıca beş dakikanın geçmesini ve otobüsün önünde durmasını istiyordu. her bir düşen kar tanesi sanki üzerine dökülen buzlu su gibi onu tir tir titremesine sebep olduğundan otobüsün sıcaklığına muhtaç hissediyordu. ve eğer otobüs gelmezse okula gitmemeyi bile düşünüyordu. evet, yoongi. devamsızlığına ciddi bir titizlik gösteren beyaz ten bu soğuk nedeniyle hiç düşünmeden sıcacık yatağına dönebilirdi.

"hayır, namjoon görmedim." tek kulağında çalan şarkı değiştiğinde artık tanımakta zorlanmadığı bir ses işitti yoongi. "evet, aynı yerde oturuyoruz ama sabahlar hiç karşılaşmay-" hoseok ise artık ezberlediği bir suratı görmesiyle hem hareket etmeyi kesti hem de söyleyeceği kelimeleri yuttu.

yoongi, ona bakan bir çift gözü umursamak gibi bir zahmete girmezdi fakat duyduğu cümleden kendisi hakkında konuşulduğunu anlayabilmişti. soru işaretleriyle dolu olan bakışlarını hoseok'a çevirdiğinde çok kısa bir an gözleri buluştu ve birbirlerini göz bebeklerindeki yansıyış şekillerini umursamayarak çevirdiler bakışlarını.

biz ölmek için doğduk ➸ sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin