iii | adım adım

470 49 9
                                    

Soygun gecesi:

"Etrafı kolaçan et, kalan sağ var mı bir bak," dedi Nanami, Gojo'ya dönerek. Kafasını önündeki işe çevirmeden önce, yerdeki kan gölüne baktı. Bembeyaz mermerler ve mermerlerin arasındaki alçılar göz alıcı bir kızıllığa ev sahipliği yapıyordu. Loş ledlerin altında yansımalar büyüyor, kanların yüzeyinden yüzleri net bir şekilde seçiliyordu.

"Hey, ben geldim!" dedi Geto, elindeki boş valizleri kaldırarak. Doldurdukları altın ve gümüşlerin ardından; sıra, paralara gelmişti.

"Buraya gel," dedi Gojo, Geto'ya kendini işaret ederken. Geto ağır ağır Gojo'nun yanına geldiğinde, Gojo da ayağa kalkıp üstünü silkelemişti. Geto elindeki valizleri diğerlerine vermeden önce, Gojo onu kolundan tutarak durdurdu.

"İşlem tamam mı?" diye sordu Gojo Geto'ya, tereddütle. Geto ise gözlerini kısarak Gojo'ya baktı önce, ardından da kolunu bir hışımla geri çekti. Her ne kadar diline gelen nefreti Gojo'ya kusmak istese de, bunu yapamadı ve sadece "Evet," diyebildi. Ona karşı olan bu güven probleminden bıksa da, bunun hakkında tek bir ses çıkaramadı.

Geto, "Caddenin elektriklerini kestim, sadece buranın jeneratörü çalışır durumda. Diğer dükkanlarda jeneratör bile yokmuş. Bir de... Trafik ışıkları açık, onlar kırmızı, o kadar," diye devam ettiğinde, Nanami kafasını işinden kaldırdı.

"Çıkarken trafik ışıklarını da devre dışı bırak, yansıma yapmasın arabaya," dedi Nanami, Geto ise hay hay der gibi başını salladı. Gojo Geto'yu dürterek eliyle koridoru işaret ettiğinde, Gojo'nun elindeki fener ile yaşayan birinin olup olmadığına bakıyorlardı. Ölenlerin arasından dikkatle adımlıyor, nabızlarını kontrol ediyorlardı.

"Paranı aldığın gibi ne yapacaksın?" dedi Gojo, Geto'nun soğuk tavrına karşın bir muhabbet açmaya çalışıyordu. Geto ifadesiz gözlerle Gojo'ya baktı, ardından ise omuz silkti. Kırgın hissediyordu, Gojo'nun da kalbini kırmak istemiyordu. Gojo da anladığını belirten bir hareket yaptığında, bir daha konuşma açmaya çalışmadı.

Dolan birkaç valizin ardından, Toji ve Gojo görevlendirilerek içi dolu valizleri teker teker arabaya götürmeye başladılar. Nanami bir yandan ekibi kontrol ediyor, diğer yandan da valizlerin içini denetliyordu. Geto ve Sukuna ise valizlere dolum yapmaya devam ediyordu, herkes bir şeyin elinden tutuyordu. Son valizler de dolduğunda, Geto ve Sukuna kasadan çıktı.

"Nanami!" diye bağırdı ikisi de, Nanami de anında arkasına dönerek onlara baktı. Ellerindeki valizleri kaldırdıklarında, bir yandan da Nanami'nin yanına doğru yürüyorlardı. Nanami bir yandan kapıyı kontrol ediyor, diğer yandan da arada bir arkasını dönerek Geto ile Sukuna'ya bakıyordu.

Birkaç dakikanın ardından Nanami'nin yanına vardıklarında, üçlü yan yana dizilmişti. "Gidelim hadi," dedi Sukuna, Nanami'ye bakarak. Nanami ise lafı üstüne alınmamış gibi duruyordu, çünkü hiç tepki göstermemişti. Geto da Sukuna'ya uyup yürürken, Sukuna Geto'nun bileğinden tuttu.

"Nanami," dedi isim vererek. "Hadi gidelim," diye tekrar ettiğinde, Nanami "Hayır," demişti çoktan. Sukuna ve Geto bunun nedenini anlayamadıkları için birbirlerine bakarlarken, Nanami ise kapıyı gözlemeye devam etmişti. Birbirine bakan ikilinin aklına kötü şeyler gelse de, Nanami'ye sormadan emin olmak istemediler ve Geto, Nanami'ye döndü.

"Bir sorun mu çıktı?" dedi tedirgin bir sesle. Sukuna ise soğukkanlılığını korumuş bir şekilde, gözleriyle ikisi arasında mekik dokuyordu. Nanami'nin yüzü buruştu, dudaklarını büzdü.

"Yoo..." dedi sakinlikle. "Sadece Gojo'yu bekliyorum, asidi getirecekti," diye devam ettiğinde, Geto ve Sukuna yine birbirine baktı, alakasını anlayamamışlardı. Nanami ise garip bir ifadeyle bir süre onların suratına baktı, ardından kendine gelerek ikisinin de kafasına vurdu.

malengine, jujutsu kaisenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin