7 : kırmızı

148 34 1
                                    

"kızıl sevgilime,

sen kendine ne yaptın böyle jungwon? mükemmel gözüküyorsun. saçların gerçekten çok güzel olmuş. sana çok yakışmış, bunu beğenen tek kişi ben değilim. sunghoon bugün bizim tezgahın önünde sana sarıldı. hayır, barbar veya kaba bir adam değil. sadece fazla aşık, kabına sığmıyor. ben de aşığım, bazen kendimi bile dinlemiyorum.

hem sen kırmızıyı sevmezsin. onun için kendini değiştirmeye başladın jungwon.

günbatımları çok güzel, günbatımları bana seni hatırlatıyor. tabiki, senin kadar değiller. ilk kez seni öptüğüm gün... günbatımındaydı. klâsik bir gündü, sıkıcı ve yorucu. ancak beni ziyarete geldin. mavi gömleğin ile beyaz bir pantolon giyiyordun. bana ilk defa jong - seong dediğin gün o gündü. güneş kaybolmaya çoktan başlamıştı. kim bilir, benim için güneş sen bana dokununca yeniden doğmuştu. şeftali ağacının gölgesine oturduk.

"sence farklı statüden iki insanın birbirine aşık olması, toplumda kabul görür mü?" özür dilerim, o gün bilincimi kaybetmiştim. birkaç dakika seni izledim. cevap vermek sonradan aklıma geldi.

"hayır, toplumda herkesin bir yeri vardır."

"soylu birinin alt sınıf birine aşık olması hakkında ne düşünüyorsun?"

"gayet normal ancak toplum tarafından yargılanırlar."

"anlıyorum." konuşmamızı çok iyi hatırlıyorum. sana yaslandım. bir dağ sırtına yaslanır gibi hissediyordum. bir dağ sırtında kendimle buluşuyormuşum gibiydi. sonra 'seni seviyorum' dedim. 'seni seviyorum' dedin.

birbirimizin diğer yarısı olduğumuza çok inandık jungwon. buna o kadar çok inandık ki, başka bir şey düşünmedik.

biliyorum, artık anlıyorum. beni terk etmek istemedin, bunu baban istedi. o da bir bakımdan haklı. eğer sunghoon bizi öğrenseydi, o zaman senden vazgeçerdi. baban bu durum karşısında eli kolu bağlı kalırdı. üstelik sadece bunlar değil, dedikodular. insanlar bu konuda çok konuşurdu. her ne kadar leydi olsa da sunghoon'un annesinin nasıl bir kadın olduğunu herkes biliyor.

zaman geçtikçe her şey daha da kafamda yerine oturuyor. sevdim, çok aşık oldum sana. sensiz bir hayat düşünmediğim için bu hale geldim. şikayetçi değilim ama acıtıyor.

aynı sözleri defalarca tekrarlayıp durduğumun farkındayım. sen de olsan sürekli aynı kelimeleri seçmek isterdin. esen kal, hoş kal sevgilim.

-park jong-seong"

-park jong-seong"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
dear dreams - jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin