eve gittiğim gibi koşarak bana kollarını açan jiwon'a sarıldığımda gözlerim yanıyordu.
"anne bak" elindeki kurabiyeyi bana gösterirken gülümserken dudaklarıma götürdüğü kurabiyeyi ısırmıştım.
birkaç yanağına öpücük kondurup "bundan sonrasını sen ye ve büyü tamam mı?" dediğimde merakla bana bakmıştı.
"anne babam oyuncak alacaktı"
evet baban tam bir geri zekalı diyemem tabii.
"ben babanın yanından geldim biliyor musun? oyuncağını almış ama ayağı uf olmuş. sonra biz yanına gideceğiz"
jiwon büyümüş gözleriyle bana baktığında aklıma jay'in dün beni ilk defa gördüğü zaman gelmişti.
bu kadar benzemeleri bir yıl önce bana cenneti yaşatırken şu an eziyet gibi geliyordu.
"baban iyi ama bebeğim. merak etme tamam mı? jake amcan gelecekmiş onunla beraber gideceğiz" gözleri parladığında kahkaha atmıştım.
onun bu heyecanlı halini görüp kucağıma aldığımda ayağa kalkmam ile annemle göz göze gelmiştik.
"sen jay'in yanında mıydın oğlum?"
sadece kafamı salladığımda "iyi misin peki?" demişti.
"bilmiyorum anne... aylardır sadece jiwon'u almaya geldiğinde görüyorum ve tüm gece başında bekledim"
"sen neden gecenin bir vakti yanına gittin ki?" jiwon'a baktığımda bir elinde kurabiye bir elinde de süt bardağı vardı. bizi çok umursuyormuş gibi gözükmediği için anneme olan her şeyi anlatmıştım. tabii bu sırada birden aklıma gelmesiyle jay'e oyuncak alması gerektiğini yazmıştım.
nasıl alacağını gram umursamıyordum ama almazsa jiwon'un çok üzüleceğine emindim.
"geçmiş olsun demek için gitmeli miyiz?"
"tabii ki de hayır anne. biz boşandık sonuçta. ben bile jake için gittim biliyorsun"
"bunu daha çok kendine hatırlatıyor gibisin oğlum" dediğinde haklıydı ama bu gerçekten kaçmamak için bir sebebim yoktu.
"anne bugün jake gelecek ve jake'i alıp jiwon'u da hastaneye götürmeyi planlıyorum. o yüzden uyuyacağım. jiwon'a birkaç saat daha bakar mısın sonra eve geçeriz zaten"
"jungwon jiwon inan hiç sen gibi değil. kendi kendine ortalığı dağıtmadan yaşıyor. ama sabah sunoo işten çıkmadan önce oyun oynadılar. odanı sunoo ve jiwon dağıttı kızma bana"
"tamaaam"
<>
üstümdeki ağırlıkla uyandığımda abim kucağıma jiwon'u bırakıp sonra tekrar kaldırıyordu.
"anne uçuyorum" kahkahaları arasında benim uyandığımı görmesiyle konuştuğunda jiwon'u abimin ellerinden alıp yanaklarına öpücükler kondurmuştum.
saate baktığımda jake'i almak için evden çıkmama daha iki saat vardı.
"aslında uyandırmayacaktık ama annem aç olduğunu söyledi. hadi gel yemeğe"
sunoo jiwon'u kucağımdan alıp gıdıklarken ben de kalkmıştım.
"abi yemekten sonra konuşalım mı?"
"olur bebeğim. annem dün yaşadığın şeyleri bana anlattı ve benim de sana anlatmam gereken şeyler var"
annem jiwon'u alıp bizim yemek yememiz için ikimizi balkona gönderdiğinde babam da çoktan masadan kalkmıştı.
biz oturacakken o balkonun kapısından "biri işten gelmez biri uyanmaz" demişti gülerek.
ona sarıldığımda "hadi yemeğinizi yiyin siz" demişti.
normalde hep beraber yemek yerdik ama bugün büyük ihtimalle annemin emriyle babam erken yemişti.
"işte canım annem"
abime karşılık iç çekip "çocuklarının dertli olduğunu fark ediyor" demiştim.
masaya oturduğumuzda ben güveçten onun tabağına katıp önüne bırakmıştım.
yemek yemeye başladığımda o hala başlamamış hatta gözleri doluydu.
"ayrıldık"
"nasıl?"
bir şey diyememişti ki gerçekten şu an bana kamera şakası demesini istiyordum.
"şaka mı yapıyorsun 5 yıldır hiç ayrılmadınız"
"kıyafetleri yıkayacaktım. ceketinin cebinde yüzük gördüm. o ise bunu fark ettiği gibi eşyalarını karıştırdığım için kızıp çağırdı halbuki ben yüzüğü sormamıştım bile. zaten bana değilmiş."
"peki kimin olduğunu sordun mu?"
"bana kızdıktan sonra birde benim olmayan yüzüğü mü sorgulayacaktım?"
"ama abi mesela jay benim yüzüğümü de jake'e aldırmıştı. gerçi senin gibi yakalamadım kendimi senin yerine koyamıyorum ama düşününce böyle."
"bilmiyorum won-ah. galiba cevabından korktum"
"riki hyung senin resmen enayin. öyle bir şeyi aklından bile geçirmemiştir."
"çok yoruldum ama gerçekten. beş yıldır o kadar dolu anılarımız var ki... bilmiyorum korkuyorum benden sıkılır mı diye. evlilik konusunu da artık açasım gelmiyor"
"bunu sadece benimle değil onunla da konuşmayı dene ya da artık evlenmek istediğini söyle? yani yıllardır her şeyin doğrusunu açıkça sen söyledin ilişkinizde. biliyorsun seni çok sevse bile duygularını açıkça ifade eden biri değil. bu sefer senin de doğrulardan ya da açık sözlülükten kaçman ayrılmanızı sağlamış. ki bence riki hyung ayrıldığınızdan bile haberdar değildir"
gülerek son cümlemi söylediğimde o da kahkaha atmış göz devirerek "evet odun ne beklersin" demişti.
***
onemli bir duyurum var
tum fic boyunca jaywona odaklandim
sunki sadece burada ve heehoon da cok yok
belki eklerim ama taslaklarda yok yani
birde first lady kiz sadece ficin adi ve ilk bolumler icin ekledigim bir kizdi sonrasinda eklemedim yani sorunu onda aramayin :D
veeee bu bolum ozel sunki
asigim ya enayi rikiye