yeni fice bolum yazarken buna dedigim saat gecmis 🤭😋
***herkes bana döndüğünde jay de bunu istediğini belirtir bir şekilde bakıyordu.
aklıma gelenlerle kendime gelmiş ve jiwon'un üzüleceğini bilsem de onu reddetmiştim. "baba hastaymış sen minik olduğun için canını acıtmıyormuşsun ama ben büyüğüm bebeğim. yani olmaz tamam mı?"
dudağını büzüp kafasını salladığında geri jay'in göğsüne kafasını koymuştu.
ethan hyung sehpaya aldığı yemekleri koyduğunda lapayı elime almıştım. jay'in kucağından zor da olsa jiwon'u aldığımda jay'in önüne de lapayı koymuştum.
ben tok olduğum için rahattım ama jiwon çok sık yemek yiyordu. büyük ihtimalle şimdi de acıkmıştı.
"bebeğim bir şeyler yedirmemi ister misin"
"hayır ben babamla yicem" dediğinde şaşırmıştım.
"peki... jay?"
"jungwon uzanamıyorum jiwon'u kucağıma versen olur mu?" dediğinde kafamı sallamıştım.
ikisi beraber eğlenerek yemek yerken daha fazla dayanamayıp kendimi kolidora atmıştım.
odanın önündeki sandalyelerden birine oturduğumda ikisinin yan yana olmayı özlediğini biliyordum ama jiwon'un beni görmeyecek kadar özlediğini bilmiyordum.
onları ayıranın ben olduğumu bilmek beni fazlasıyla bitiriyordu. bunca zamandır da jay'i görmemek için kaçıp durmuştum.
bir süre daha durduğumda koşan minik bir çocuk önümden geçtiğinde jiwon'un minicik hali aklıma geldiğinde gözlerim dolmuştu.
keşke o hiç büyümeseydi.
keşke jay ile aramız bu hale gelmeseydi.
elimi karnıma attığımda gözyaşlarım daha hızlı düşmeye başlamıştı.
"özür dilerim meleğim"
kendime geldiğimde odaya geri girmiştim. ethan hyung beni görmesiyle "jake uyanana kadar bekleyebilir misin jungwon?" dediğinde kafamı sallamıştım.
"zaten jiwon burada hyung. vakit geçirmek istedikleri için onları ayıramam" dediğimde onaylamış ardından sunghoon hyungu kucağına almıştı.
bugün sunghoon hyungun 7 haftalık hamile olduğunu öğrenmiştim. büyük ihtimalle benim iki hamileliğimdeki gibi olduğu yerde uyuyakalmıştı.
ki onun hamile haliyle burada sürünmemesi daha iyiydi.
jake de çoktan refakatçi yatağını çıkarmış uyuduğunda dün bunun olmadığını hatırlamıştım.
'jay belki de seni bekliyordu' diyen iç sesime gülmüş dünkü yattığım koltuğa tekrar oturmuştum.
jiwon ve jay oyun oynuyor sanıyordum ama şu an yan yana uyuyorlardı. ben de ikisini izlerken jiwon üstlerindeki örtüyü açmıştı.
kalkıp düzelttiğimde jay 'won' demişti. bana en son ne zaman won dediğini hatırlayamamıştım. ben tepkisiz kalmış bunları düşünürken o elimi tutmuştum.
ona baktığımda tamamen uyandığını fark etmiştim ki elimi de hemen çekmiştim.
"ağladın değil mi?"
"ne?"
"dışarıda... ağladın değil mi?"
"sana ne?"
"won... bu kadar üzülüyorken niye bizi ayırıyorsun? seni çok özledim nolur ne yaptıysam affet"
onun dediklerini umursamayıp jiwon'un mırıldanması ile üstünü iyice örtüp odadaki sandalyeyi getirmiştim. jiwon'un elini tutup okşarken kafamı da diğer koluma yaslamıştım.
üstüme bu sefer kenarıda duran örtüyü örttüğümde jay mayışmış bir şekilde mırıldanarak "iyi geceler sevgilim" demesi ile ben de bu hitabı duymadığım uzun sürenin ardından ağlayarak uykuya dalmıştım.
uyandığımda elimin üstünde jiwon ve jay'in elleri vardı. düşünmeden elimi jay'den hızla çekmemle jay'in uyanması bir olmuştu.
jiwon hala uyuyordu bu yüzden hareket edememişti.
"ağrın var mı" kafasını olumsuz anlamda salladığında "jiwon'u almamı ister misin?" demiştim fakat onu da reddetmişti.
"günaydın jungwon"
"ah günaydın ve pardon" dalgın olduğum durumlarda kafamın gittiği ve böyle şeyleri unuttuğumu biliyordu.
saate bakmamla işime az kaldığını fark etmiştim. üzerimdeki kıyafetler çok uygun değildi ama şu an jiwon'un kreşini düşünmeliydim. zaten sekreterime söylersem bir şeyler ayarlardı.
"jiwon'u kaldırmam gerekiyor. kreşinin başlamasına az kaldı"
"bir gün kreşe gitmese olmaz mı?"
"dün de gitmedi iyice alışır gitmemeye."
"kreşi çok seviyor bence. gitmemeye alışmaz won... bir kere daha gitmesin lütfen"
"nasıl bir babasın gerçekten..." derken bile içten sinirlendiğim konu bu değildi. jay'in won demesine hala dayanamıyordum.
"her çocuk kreşe mi gidiyor won" bunu anlamış tek odaklandığı won demeye devam etmesiydi. resmen beni sinir etmek için düşünmeden konuşuyordu.
"jiwon gidiyor ama jay" dediğimde çok umursamamıştı.
"tamam... bitince gelirim yanınıza. dün ise de gidemedim zaten. jiwon'a katı çok bir şey verme. kendinde lapa ye o da öyle."
"tamam anne" jay'in dediğine göz devirip arabanın anahtarını almıştım.
"jake'in bavulu arabada onu bizim eve gönderirim. çantası burada zaten çok ihtiyacı olursa jiwon ile beraber bize gelsin ve bana da haber versin" diyip evin anahtarını bırakmıştım.
zaten yedeği yani jay'in eski anahtarı arabamdaydı.
"jungwon"
"hm"
"özür dilerim"
***
sey
kizayin timamjayin bu sac rengine asik oldugumu soylemis miydim