bir bela daha

589 87 91
                                    

"hatta o kadar güzeldi ki... jiwon ve jay her şeyimdi ama bir gün hamile olduğumu ögrendim hyung"

"bir dakika... nasıl?" elindekini bırakıp bana baktığında bazı şeyleri anlamaya çalışırken benim de elde olmadan gözlerim dolduğunda bunu görmemesi için bilgisayarla ilgilenmeye devam etmiştim.

"bir gün jiwon yine çok hasta olmuştu. bu yüzden kreşten erken alıp eve geçtim. çok ateşi vardı ilaçlarına ve duş almasına rağmen geçmedi. ben de en azından haber vermek için jay'e ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım. son zamanlarda ne olursa olsun hiçbir zaman ulaşamıyordum zaten.  ulaşamayınca da sadece ikimiz çıktık. sonrasında jiwon'un hasta olduğunu öğrendiğinizde de hepiniz gelmiştiniz zaten."

"peki bunun hamileliğinle-"

"hyung lütfen araya girme ve jay'e hiçbir şey anlatma"

kafa salladığında derin bir nefes vermiştim. gözümden elde olmadan akan yaşı silmiş anlatmaya devam etmiştim.

"hamileliğimle şöyle bir alakası var. o gün jiwon merdivenden inerken hareketlendiğinde elde olmadan dengemi kaybettim. aklımda o an sadece jiwon'u korumaktı ve ben merdivenden yuvarlandım. canım acımıyordu ya da o an acımadığını düşündüm ama sonraki gün kontrol günümdü ve düşük yaptığımı öğrendim. bazı hamileliklerde düşük yapınca belirti olmayabiliyormuş bende de öyle olmuş. tek pozitif yanı erken fark etmemdi. tabii o sıra kısa bir operasyon geçirdiğim için jiwon'a bakamamıştım. anneniz 'oğluma da torunuma da bakamıyorsun' dediğinde jay hiçbir şey demeyince annesi daha da üstüme geldi. hem oğluma hem de meleğime bakamadım diye kendimi yıprattım."

ağzımdan hıçkırık kaçınca bir süre durmuş kendime gelmeye çalıştım.

"o sırada abim ve sevgilisi bana yardımcı oldu. beni bir şey anlatmam için zorlamadılar. benim yerime bir süre jiwon'a baktılar ve bunlar olurken jay neredeyse hiç eve gelmedi. ben de daha fazla dayanamayıp olanları öğrenmesine de gerek kalmadığını düşündüm. ardından da kısa süre içinde boşanma davası açtım"

"bebeğim..." ethan hyung ayağa kalkıp bana sarıldığında uzun zamandır kimseye bir şey anlatmadığım için rahatlamış gibi hissediyordum.

gözlerimden akan yaşı tekrar sildiğimde "boş ver ağla istediğin kadar" demesiyle ağzımdan hıçkırık kaçmıştı.

"özür dilerim seni yalnız bırakıp sorgulamadığım için. özür dilerim seni de dinlemeden, düşünmeden hemen suçlu bulduğum için"

"hyung sizin suçunuz değildi. kimsenin suçu değildi. annen haklı çocuklarıma bakamadım"

"şşş... yok öyle bir şey. tamam"

"hyung ben kötü bir baba mıyım ?"

"asla öyle değilsin. galiba gördüğüm en iyi babasın tabii sunghoon doğurana kadar" dediği şeyle kıkırdadığımda tekrar bana sarılmıştı.

"peki o kadar uzun süre saklayıp birden tamamını neden bana anlattın? yani yanlış anlama yaranı tamamen deşmek istem-"

"hem yoruldum hem de yaklaşık bir yıl sonra ilk defa jay ile bu kadar yakındım ve dün gece benden özür diledi. her şey özür dilemekle olmuyor ama onu çok özledim. az önce de görüntülü aramışlardı. anneniz gelince yüzüne kapadım."

"sen o yüzden sunumu daha hazırlayamadın"

"biraz öyle... aklım onda kaldı. onun yanında dursam da annenize ya da şu annenin jay'e buldugu first ladysins 'siz boşandınız' diyince bir şey diyemiyorum."

"bunu anlatıp aranızı düzelt o zaman? hiçbir şey için geç değil gerçekten. onu affetmesen bile jay'in senin, sizin için elinden geleni yapabileceğine inanıyorum"

"eskisi gibi olursak... istemiyorum. o son halimize tekrar dönmekten korkuyorum. jiwon da alıştı bu duruma zaten"

"emin misin? jay'i gördüğünde oyuncakları bile önemsemedi ki normalde sadece hafta sonu görebiliyor"

"oyuncakları geç beni bile önemsemedi"

"o da jay'i, jay de sizi özlüyor. ki sen de özlüyor gibisin?" bir şey diyememiştim. öyle olduğunu kabul etmiştim zaten.

"bu konuyu sen de düşün sonra konuşalım mı? belki bir şans verebilirsin ya da ona anlatsan bile şans vermeyebilirsin ama şu an düşünme kafanın karışık olduğu çok belli. şimdi yemek yiyelim zaten saatlerdir çalışmak için odandan çıkmıyorsun"

kafamı salladığımda bilgisayara bakmıştı.

"bu haline rağmen sunumu bitirmişsin neredeyse"

"sen gelmeden önce sinirle baya yazdım"

"bunu ben tamamlarım bu arada. sunumu okumam lazım zaten"

"tamam hyung" demiştim.

önemdeki erişteyi sosu ile karıştırdığımda "ne yapacaksın işten sonra?" demişti.

omuz silkerek çubukları elime aldığımda "işten çıkınca jiwon'un yanına gideceğim. jay'in yanında şu an. beyefendi oğlunun kreşe gitmesini engelledi" demiştim.

heeseung gülerek "oğlunu da kendi gibi yetiştiriyor" demişti.

"başıma bir bela daha yetiştiriyorum haberim yok"

***
bence klasik bir sey
ama demistim size first lady hakkinda bisi yok diye her sey kaynana yuzunden
yorumlarda kaynanaya sovmeyenle fight atiyoz

***bence klasik bir sey ama demistim size first lady hakkinda bisi yok diye her sey kaynana yuzundenyorumlarda kaynanaya sovmeyenle fight atiyoz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

niye boyle yaptim sizi hicbi fikrim yok

ꜰɪʀꜱᴛ ʟᴀᴅʏ-ᴊᴀʏᴡᴏɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin