"olmaz jiwon..."
"ama anne istiyorum!"
"hiç halim yok bebeğim baban gelince yapalım mı? zaten yakında gelecek"
jiwon kafasını iki yana sallayıp "beni sevmiyorsun artık. beni unutacaksın o gelince" diye bağırarak odasına gitmişti.
jungwon bir süre kendini tutmayı denemiş ama başarılı olamayınca ağlamaya başlamıştı.
kendini tutamayıp hıçkırıklar atarken jay endişeli bir şekilde içeriye gelmişti.
"hayatım ne oldu?"
"jay ben kötü bir anne-"
zorlayarak kurduğu cümleyi jay sinirle bölmüştü.
"öyle bir şey yok bebeğim. sen mükemmel bir annesin bak bebişimiz de burada oğlumuz da içeride"
jay'in kasıklarına doğru yaptığı masaj arada karnını okşamasıyla rahatlamış ve ağlaması duran jungwon aklına gelen ile "jiwon bana artık beni sevmiyorsunuz dedi ama" diyip ağlamasına devam etmişti.
"bebeğim ben jiwon'la konuşacağım ama öyle bir şey yok. biliyorsun o an sinirle söylemiştir. yoksa sadece seni seviyor biliyorsun" diyip kıkırdamıştı.
jungwon "ama ikisine de yetişebilmeliyim. o gelince beni unutacaksın dedi" diyip hala gözlerinden akan yaşlarla jay'e baktı.
jay bu bakışlara gülümseyip elini yanağına koyup okşamıştı. "bebeğim kardeşinin olacağı konusunda bizim kadar o da gergin. ağzından çıkmıştır o da küçük daha. ikisine de yetişmene gerek yok. asıl ben özür dilerim. şirket işlerini buradan halletmeliydim" diyip yüzünden akan yaşları silip yanağına, dudağına ve en son gözlerine öpücükler kondurmuştu.
jay jungwon'un boynuna öpücük kondurmuş ardından da kalkmıştı. jungwon'un ağladığını görmesiyle hızla eğildiği için yerde diz üstündeydi.
"hadi gel jiwon ile konuşalım" diyip elini jungwon'a uzattığında minik beden bir elini jay'in eline atmış diğer elini de fazlasıyla çıkık olan karnına koyup yavaşça ayağa kalkmıştı.
"senin bu haline bayılıyorum biliyor musun?"
jungwon kaşlarını çatıp dudaklarını büzmüş burnunu çekerek "ağlamama mı bayılıyorsun?" demesiyle jay kahkaha atmıştı.
"hayır bebeğim. böyle karnın kocaman ve minicik bedeninle bebeğimizi taşıyorsun. mükemmel bir mucize. bu çok hoşuma gidiyor"
"evet sen ağlamamı seviyorsun" diyip gözleri dolu bir şekilde jay'e sarılmıştı yani çalışmıştı.
"jay sana sarılamıyorum" omuzlarını düşürüp çekildiğinde jay bu tatlılığına dayanamıyordu.
"eksik söylediğim için özür dilerim hayatım. ben senin sadece bu haline değil sana bayılıyorum" demesiyle jungwon gülümseyerek dudağını uzatmıştı.
jay eğilip karşılık verdiğinde belini okşayarak ayrılmış ve gözleriyle karşıyı işaret etmişti.
ikili çoktan jiwon'un odasının kapısının önündeydi.
jungwon yüzünü düşürüp dudak büzdüğünde jay "bebeğim konuştuk ama bunu" dediğinde jungwon "o benim her şeyim ve böyle yapınca..." diyip konuşmasına devam edemeden hıçkırmıştı.
"artık konuşacağız tamam mı?"
sessizce kafasını sallayıp jay'in omzuna yaslanmıştı.
"jiwon-ah" jiwon masasında kalemlerle oynuyorken "efendim baba?" diyip arkasına döndüğünde "ben onu istemiyorum" diyip jungwon'un karnını göstermişti.
jungwon'un gözleri dolduğunda jiwon da önüne dönmüştü.
"bebeğim ben seni çok seviyorum niye böyle düşünüyorsun?" jungwon zar zor konuştuğumda jiwon kollarını bağlamış "o doğunca beni unutmayacak mısınız?"
"ne? ne demek unutacak mısınız? sen benim bir tanemsin. biz hep beraberdik bebeğim. her zaman benim desteğim sendin. en çok seni seviyorum"
"bak benden de çok seviyor seni" diyen jay ile jiwon kıkırdamıştı.
jungwon yorulduğu için yere oturmuş ve jiwon'a kollarını uzatmıştı. jiwon jungwon'un boynuna sarılmış ardından babasının da yere oturmasıyla ikisinin yanağına öpücük kondurmuştu.
"bebeğim sen normalde kardeşini seviyordun, karnımı okşuyordun, onunla konuşuyordun. birden niye onu daha çok sevdiğimi düşündün?"
"arkadaşlarım onunla ilgilenirken beni unutacağınızı söyledi"
"asla öyle bir şey yok. neden onları dinledin ki?"
"ama hepsinin kardeşi var"
"onların kardeşi var diye onlarla aynı olacak değilsin. biz hem seninle hem de kardeşinle çok ilgileneceğiz ama bir konuda anlaşmamız lazım."
jay eğilip jiwon'un burnuna öpücük kondurduğunda jiwon kıkırdamıştı.
"ne anlaşması baba"
"kardeşin ilk doğduğunda çok ağlayacak. kendi işlerini kendi yapamayacak bu yüzden onun daha çok yanında olmamız gerekecek"
"ben uyumadan önce hikaye okuma saati yapacak mısınız?"
jungwon jiwon'un saçlarını okşamaya başladığında "tabii ki okuyacağız ama kardeşin ağlayarak hepimizi bölmezse" diyip kıkırdamıştı.
"belki sen bu yıl kitap okumayı öğrenip sen okursun" jay ona döndüğünde jiwon merakla jungwon'un göğsünden ayrılıp "gerçekten yapabilir miyim?"
jungwon saçlarına öpücük kondurup "tabii ki bebeğim. sen benim her şeyde en büyük yardımcımsın ve kardeşine bakarken de yardım etmek istersin herhalde?"
"evet gerçekten çok istiyorum. benimle boyama da yapsın istiyorum. oyun oynamak da istiyorum" hevesle konuştuğunda jay dayanamayıp kucağına almış yanaklarına ve boynuna öpücükler kondururken jiwon gıdıklandığı için kahkaha atıyordu.
"bebeğim. peki neden anneni üzdün? korktuğunu anlıyorum ama hani bizden bir şey saklamayacaktın"
"baba arkadaşlarımın dediklerinden korktum."
"ama buna rağmen bunu annene ağlayacağı şekilde değil normal bir şekilde söyleyebilirdin değil mi?"
jiwon kafasını salladığında "anne özür dilerim hem senin için hem de kardeşim için kötü bir şey yaptım değil mi?" dediğinde jungwon dolu gözleriyle jiwon'a gülümsemişti.
"öyle bir şey yapmadın ama seni ihmal ediyorum sandım. böyle düşündüğün için özür dilerim bebeğim"
"sen düşündürmedin ben o çocukları dinledim. zaten wooshik'i de üzüyorlar niye onları dinlediysem" diyip omuz silktiğinde "bu çocuğun verdiği kararları ben hala veremiyorum" diyen jay ile kahkaha atmıştım.
***
istediginiz ozel bolummmm
umarim begenirsiniz diger ficimi kaldirinca ozel bolum duruyorken atmak istedimm <333