Will'in çantamı bagaja koymasına izin verirken kendi arabasına binen Casper'a el salladım. O bize daha sonra katılacaktı. Önce evine uğraması gerektiğini söylemişti. Londra buraya 4-5 saat uzaklıktaydı. Onca saat Will ile yalnız kalacak olmak beni biraz tedirgin ediyordu doğrusu.
Orada ne kadar kalacağımız belli değildi. Çocuklar oteli ayarlamıştı bile. En fazla bir hafta kalırdık herhalde. İçten içe mutluydum aslında. Belki de "umutlu" demek daha doğru olurdu. Geleceğe dair güzel hisler vardı içimde. O adam bir şeyler biliyor olmalıydı.
"Gidelim mi?" Başımı sallayarak arabaya bindim. Ben emniyet kemerini takarken Will sokaktan çıkmıştı bile. Camı sonuna kadar açıp rüzgarın saçımla, tenimle dans etmesine izin verdim. Bu his muhteşemdi, beni rahatlatıyordu.
"Bugün daha farklı gördüm seni." Will'e döndüm. Tek eliyle direksiyonu tutarken yola odaklanmıştı.
"Nasıl yani?" dedim.
"Yani... Daha enerjik gibisin." Güldüm.
"Haberler güzel."
"Seni böyle gördüğüme sevindim." Göz ucuyla bana baktıktan sonra tekrar yola döndü. Ne söylemem gerektiğini kestiremiyordum. Sanırım teşekkür etme vakti gelmişti. Söyleyeceklerimi kafamda netleştirdikten sonra söze girdim.
"Will... Yanımda olduğun için çok mutluyum. Öğrendiklerinilerini benimle paylaşıp olayın dışında tutmadığın, en önemlisi de arkadaşım olup desteğini esirgemediğin için çok teşekkür ederim." Tekrar camdan dışarı bakmaya başladım. "Eğer seninle tanışmamış olsaydık, her şey çok daha farklı olurdu benim için." Teşekkür etmek hiç bu kadar zor gelmemişti. Gözlerini üzerimde hissediyordum ve bu kasmama neden oluyordu. Ona bakmaya korkuyordum. Utandığımı anlamasından.
Teni tenime değdiği anda boğazıma bir yumru oturdu. Kolumu sıvazlarken,
"Seni anlıyorum. Nasıl acı çektiğini, korktuğunu, bazen pişmanlık duyduğunu, dibe batmamak için çabaladığını... Hepsi bu yüzden." dedi. Zorlukla yutkunurken kendimi ona bakmaya zorladım. Gülümsüyordu. Kalp atışlarımın hızlandığını hissediyordum. Neden bu kadar heyecanlandığımı kendine açıklayamıyordum.
Sakin ol. Sakin ol.
Sanki dokunuşuyla bedenime, sözleriyle ruhuma elektrik çarpmıştı. Tebessümünden bahsetmiyordum bile. Neden böyle hissettiğimin mantıklı bir açıklamasını bulmaya çalışırken beynim alarm vermeye başlamıştı bile.
Abartılacak bir şey yok Arya.
Hissettiklerimi geçiştirebilecek bir bahanem yoktu. Tanıştığımızdan beri ilk defa onun hakkında farklı şeyler düşünmeye başlamıştım. Kafedeki kızın sevgilisi olup olmadığı gibi. Derin bir nefes alırken inkar etmenin kendime bir yararı olmayacağını biliyordum.
Kabullenmeliydim ki, Will Graham'dan hoşlanıyordum.
Oy vermeden diğer bölümlere geçmeyiniz!
![](https://img.wattpad.com/cover/18701394-288-k243097.jpg)