Eve vardığımızda sessizliği bozdum. Gelene kadar çok sık konuştuğumuz söylenemezdi.
''İşte burası.'' Anahtarı çantamdan çıkardım. Katlamadan sıkıştırdığım kıyafetler yüzünden bu biraz uzun sürmüştü doğrusu.
''Fazla uzak değilmiş neyseki.'' Başımı onaylarcasına aşağı yukarı sallarken kapıyı açtım. Eve vardığımda uyumayı planlıyordum ama artık mümkünmüş gibi görünmüyordu. İçeri girdikten sonra üzerimdekileri çıkarıp portmantoya bıraktım. Sanırım evde kimse yoktu. Anna'nın geleceğimden haberi vardı aslında.
''Anna?'' diye seslenirken Will'i süzdüm. Çok kötü ıslanmıştı. Böyle durursa kesinlikle hastalanırdı. Anna'dan ses soluk yoktu.
"Sanırım önemli bir işi çıktı. Sana Tyrees'in kıyafetlerinden getireyim ben."
"Çok iyi olur." dedi hırkasını çıkarırken. Giydiği siyah tişört vücuduna yapışmıştı. Kaslarını farketmemek mümkün değildi. Spor yaptığı her halinden belli oluyordu zaten.
Hızlıca yukarı kata çıktım. Evimiz fazla büyük değildi. Üst katta sadece iki oda ve bir banyo, alt katta ise salon, mutfak ve misafir banyosu vardı.
Tyrees'in kıyafetlerinden Anna'nın dolabında bolca vardı. Yatılıya kaldığı çok oluyordu. Will'e uygun bir şeyler bulabilirdim. Odaya girecekken kapının kolundaki kırmızı lekeler dikkatimi çekti. Eğilip baktığımda kan olduklarını farketmem pek zaman almamıştı. Vücuduma yayılan korku dalgasıyla baş etmeye çalışırken,
"Anna" diye mırıldandım ne yapacağımı bilemeyerek. Odaya daldığımda beni karşılayan manzara bütün uzuvlarımı işlevsiz kılmıştı. Gözlerim gördüklerinin etkisiyle yanarken, dengemi kaybettim ve ellerim soğuk zemine temas etti.
Oy vermeden diğer bölümlere geçmeyiniz!