Ona kısa süreli bir bakış attım. "Aynı odada mı olacağız?" Bakışlarım onu eğlendirmiş olmalı ki dolgun dudaklarını kıvırarak "Daha önce de aynı odada kalmıştık?" dedi. Off başımın içindeki çarklar paslandı ve dönmeyi kesti. Bozuk bir plak gibi geriye sarıp duruyordum. Elimi mideme dayadım.
Aha! dedi beynimin gerisinde ki nöronlar. Kusacaksın! O kadar içersen olacağı bu! Elimle ağzımı kapadığım da Yiğit "Tamam. Yok bişi" diye sakinleştirmeye çalıştı. Beni yavaşça kendine çekti ve arkamızda kalan kapıyı açtığı gibi içeri girmemi sağladı.
"Kusucam!"
Onu iterek lavaboya girdim. Ardımdan kapı çarpılarak kapandı. Nefes nefese klozetin önüne çömeldim. Ama hayır bu o tarz bir mide bulantısı değildi. Bu endişe, korku ve aptalca bir heyecandan kaynaklanıyordu. Yiğit yanıma çömelip saçlarımı çekerken, onu uzaklaştırıp sırtımı duvara dayadım.
"Lütfen çıkar mısın?" dedim titrek bir sesle. Onu gördükçe kendimi kötü hissediyordum. Tıpkı çok büyük bir suç işlemiş bir çocuk gibi kalbim dilimin ucuna kadar geliyor, gözlerim yaşarıyordu.
"Sorun ne Lal? Eğer başın ağrıyo..." Odanın kapısı öyle bir çalındı ki, kapıyı çalan her kimse yumruğunu kırmış olabilirdi. Şaşkın bakışlarım onunkiyle birleşti.
Tam da o anda "Yiğit! Çabuk aç lan şu kapıyı. Sana diyorum! Sadece üç saniyen var!" diyen bir ses kulaklarımı çınlattı.
Korkuyla "Abim" dedim. "Burada ne işi var..nasıl?" Buraya gelmişti? telaşla ayağa fırlarken Yiğit çoktan tuvaletin kapısına ulaşmıştı. Kolunu yakaladığım gibi "Dur! Duymadın mı onu?" diye ciyakladım. Kolunu tutan elime ve korkuyla morarmış suratıma baktıktan sonra "Elinde sonunda bunu yapmam gerekiyordu" dedi. Elimden kurtulup eceline gitti, bense arkasından sarsak adımlarla koşturdum.
Çok geçti. Kapıyı açtı. Güçlü bir yumruk Yiğit'in suratına inerken çığlığı bastım.
"Lan o benim kardeşim!"
"Senin de üvey kardeşindi!"
"Hiç mi ne diyeceklerini, ne diyeceğimi düşünemedin beyinsiz!"
"Kimsin lan sen!"
Her cümle güçlü bir yumruk darbesiyle sonlanıyordu. Yiğit koridordan içeri doğru sendelerken en son darbeyle sırtını duvara çarptı. Şimdiye kadar hiç bir karşılık vermemişti.
"Abi!" dedim telaşla. Eğer biraz daha devam ederse Yiğit hastanelik olacaktı. Gözü şimdiden şişmiş, çenesi morarmıştı!
"Karşılık versene şerefsiz! Güvendim lan. Gözümün içine baka baka yalan söylemişsin!" Tam o anda yüzüne inecek yumruğu engelledi ve abimi karşı duvara iterken "Sana yalan söylemedim!" dedi.
"Hadi ya?" dedi ağabeyim aşağılarcasına.
"Caner puştu arayıp her şeyi anlattı?"
Caner mi? "Ne..ne anlattı ki sana?" dedim öfkeyle. "Beni nasıl aldattığını mı? Yoksa nasıl yalancı bir pislik olduğunu mu? Ne yapıyorsun abi ya? Ne bu öfke?" dedim tüm gecenin birikmişliğiyle.
"Hormonlarınız yerine beyninizi kullansanız ya!"
"Ne dedi o?" dedi Yiğit'e diktiği gözleriyle hesap sorarcasına. "Kız kardeşimi mi aldatmış?" Yiğit başını iki yana salladıktan sonra "Sakın bu yumrukları o herifin anlattığı kurmacalar yüzünden olduğunu söyleme. Seni kimse elimden alamaz Doruk!" diye gürledi. Yiğit'in elleri iki yanında yumruklara dönüşürken abim "Senle Lal'ı öpüşürken yakaladığını ve senin, onu gördüklerini anlatırsa diye döverek tehdit ettiğini söyledi. Yaptığın vukuatları düşünürsem pekte akıl almaz değildi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpsiz #Wattys2015
RomanceLal, üç senedir deliler gibi aşık olduğu oğlanı, başka bir kızla basmıştı. Hem de mezuniyet gecelerinde. Hem de barın temizlik malzemelerinin saklandığı odada! Gözyaşları içinde en yakın dostu Yiğit'in evine gitti. Ama başına gelecekleri bilseydi, o...