Caner'in can hıraş çığlığı burnunda sel gibi boşalan kanla boğuklaştı. Kan boşalırken şaşkın şaşkın olayı izleyenlerin gözleri bana döndü. Yüzlerinde ki ifade, bunun tek sorumlusu sensin diye bağırıyordu.
Orada öylece durmaya daha fazla katlanadım. Topuklarımın üzerinde döndüğüm gibi koşarcasına uzaklaştım. Barın kapısındaki korumaları bakıp bağırdım.
"Bana bir taksi çağırın"
Adamlar dediğimi ikiletmedi. Fakat taksi bir iki dakika içinde gelmezse Yiğit ya da Caner'le karşılaşma ihtimalim yüzde yüzdü. O yüzden taksinin geleceği istikamette minik adımlarla yürümeye başladım. Şuan ihtiyacım olan tek şey sıcak yatağımdı.
Başım yerde ve titreyen avuçlarımı sıkıyordum. Birden bire bir şeye çarptım. Geriye doğru sendeledim. Kafama saksı düşse anca bu kadar zonklardı. Biri kolumu yakaladı ve popomun üzerine çakılmamı engelledi.
Kafamı kaldırıp kurtarıcıma baktım ve şansıma lanetler yağdırdım. Hayır yani kara kedi falan mı geçmişti yanımdan? Bahtsız bedeviler, Hint fukaraları bile benden daha şanslıydılar bu gece!
"Lal, bu ne dalgınlık böyle?"
Bu Yiğit'in en yakın arkadaşı Kerem'di. Sıcak çikolatadan hallice gözlerini gözlerime dikmiş bir cevap beklerken ne diyeceğimi bilemedim. Hadi Lal uydur bir yalan! Kolumu ondan kurtarıp "Biraz..yoruldum da" dedim.
Halime gülerek "Bir sorun olmadığından emin misin?" dedi.
Aslında başımda bir dünya sorun var. Ama bunları söyleyeceğim son kişi sen olurdun!
"Gerçekten iyiyim" diyerek geçiştirdim onu.
"Hanımefendi taksiniz geldi" Hay taksiciler dağa kaldırsın seni emi! Kerem'in gözleri anında ünlü görmüş paparazicilerinki gibi fer fecir okumaya başladı.
"Neden taksiyle gidiyorsun? Sevgilin nerede senin?" Bir yalan uyduracaktım ki kolumu yakalayıp sessizce ekledi: "ve neden Yiğit'in üstü başı kan içinde?" Tam o anda Yiğit'in öfkeli sesi kulaklarımı çınlattı.
"Sakın onu elinden kaçırayım deme Kerem!" Beni tutan el sıkılaştı.
Kerem fısıltıyla karışık bir merakla "Bir haltlar çevirdiğini anlamıştım!" dedi.
"Ah" dedim onunla dalga geçercesine. "Nesin sen hafiye falan mı? Bırak kolumu, yoksa sapık var diye bağıracağım!"
Hemen arkamdan bir el belime dolandı ve geriye doğru çekti. Yiğit'in dudakları kulağımla yanağım arasındaki minik noktaya, hiçte dostça olmayan bir öpücük kondurdu. Kerem ilk önce şaşırdı. Ardından bir rahatlama belirdi suratında ve kolumu bıraktı.
"Bakıyorum da Yiğit Başaran sonunda pes etmiş!"
"Hayır" dedim itiraz ederek.
"Pes etmedi! Kafayı yedi o!"
Yiğit'in güldüğünü tenime dayalı dudaklarından anlamıştım. Çırpınıp kolundan kurtulmaya çalıştım o ise ağzını kulağıma dayayıp "Hadi gidip mezuniyetini kutlayalım" dedi. Gözlerim şimdiye kadar yerinden çıkmamışsa bile şimdi kesin çıkmışlardı.
"Sen gerçekten içkiyi çok kaçırmışsın. Az önce erkek arkadaşımın burnunu tam da mezuniyet partimin ortasında patlattın"
Belimi daha sıkı bir biçimde sardı. Uyarıcı bir tonla "Eski erkek arkadaşının burnunu kırdım. Ayrıca kutlama için içeri gireceğimize dair bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Söyledim mi dostum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalpsiz #Wattys2015
RomansaLal, üç senedir deliler gibi aşık olduğu oğlanı, başka bir kızla basmıştı. Hem de mezuniyet gecelerinde. Hem de barın temizlik malzemelerinin saklandığı odada! Gözyaşları içinde en yakın dostu Yiğit'in evine gitti. Ama başına gelecekleri bilseydi, o...