Inkar

30.7K 779 23
                                    

Bu gece şansım ilk kez yaver gitti. Sokağın başında beliren taksiye bir kurtarıcıymış gibi koştum ve bindim.

"Saçmalıyorsun Lal" dedi. Kapıyı kapadım ve başka bir şey demişse bile duymadım. Boğuk bir sesle "Bir an önce çıkalım, siteden" dedim. Adam sözümü ikiletmedi. Siteden çıktığımızda bana doğru uzatılan peçeteyi gördüm ve ağladığımın farkına yeni vardım. Mendille gözlerimi sildim beyaz bir an da zift gibi siyaha döndü. Tıpkı ben gibi...

"Hanımefendi durmamı ister misiniz?" dedi.

"Neden?" dedim.

"Arkamızdaki araç.. beş dakikadır sellektör.."

Adam sonrasında ne dedi dinlemedim bile başımı çevirip farlarının gözüme gözüme girdiği Mercedes'e baktım.

Aptal mıydı bu? O kadar içmişti ve hala direksiyonu tutabiliyor muydu? Boşversene dedi içimdeki öfkeli taraf. O yaptığından sonra onun iyiliğini mi düşünüyorsun? Cevap vermeme kalmadan Mercedes hızlandı ve bir rüzgar gibi esip taksiyi solladı. Önümüze geçerken taksi şöförü aniden fren yapmasa ona çarpabilirdik.

"Ne yaptığını sanıyor bu..." Adam arabadan indi. Hemen arkasından ben indim. Yiğit üzerinde yarı yarıya açık beyaz gömleğini umursamadan cebinden bir şey çıkardı ve üzerine gelen adamın eline verdi. Adam çenesini bile açamamışken kapının yanına sinmiş bedenime yaklaştı.

"Ee..Lal şimdi ne yapmayı planlıyorsun? Polisi falan mı arayacaksın?"

"Aramam gerekir" dedim. "Kaza yapabilirdik.

"Şu anda endişeleneceğin son şey bir kaza" Korkuyla geriye doğru bir adım attım. Gözleri derin kuyular gibiydi. Durusundan yayilan öfke sinyallari tehlike diye bağırıyordu.

Elimi yakaladığı gibi beni kucakladı ve şaşkınlık içinde yere bakakaldım! Sırtındaydım, beş yaşında yaramazlık yapmış bir velet gibi beni sırtlamıştı!

"İndir beni! Hemen! Seninle hiç bir yere gelmem ben"

"Beyefendi..kız gelmek istemiyor" Hala orada dikilen taksi şoförünü unutmuştum ben. Belli ki Yigit'te benimle ayni durumdaydı ama önemsemedi bile.

Adama dönüp şöyle bir baktıktan sonra "Bu gece evine sapasağlam dönmek istiyorsan bir an önce def olup gidersin buradan" Bu ses... Bu kadar yoğun bir öfkeyi onda en son babasının öldüğü günde görmüş, hissetmiştim. Ölüm haberi ani ve her ölümdeki gibi erkendi.

Neyse ki adam Yiğit'ten yayılan sinyalleri doğru algılayıp, tabanları yağladı.

"Bu yaptığın zorbalık Yiğit. Seninle gelmek istemiyo.."

Bana yandan bir bakış atarken sürücü koltuğunun diğer tarafındaki kapıyı açtı ve sözümü tamamlayamadan koltuğa yerleştirdi beni.

Yiğit bana hep gülerdi. Şuan ki sessizliği ve suskunluğu iyice hiç normal değildi. Gerçi bugün ki tavrı hiç bir şekilde normal değildi.

Sürücü koltuğuna oturmasıyla silah haznesinden çıkan bir kurşun gibi hareket ettik. Motor altımızda gürlüyordu fakat kalbimin gümbürtüsünü bastıramıyordu bir türlü.

Sessiz geçen bir yarım saat sonra endişemi bastıramayarak "Nereye gidiyoruz?" dedim.

"Gidince görürsün" dedi. Aslında eğer çenemi kapalı tutmayı başarsaydım nereye gittiğimizi görmüş olurdum. Mezuniyet sonrası partinin verildiği barlar sokağıydı burası.

"Neden buraya geldik?" Cevap vermedi.

"Yiğit?" Benden tarafa bakmadan tabelasında City Bar yazan mekanın önüne çekti aracı.

Benden tarafa bakmadan "Aşağıya in." dedi.

"Anlamıyorum?" dedim. Ama kapıda ki valelerden biri gelip kapımı açınca mecburen indim.

Vale kapıyı kapamadan önce "İçeri geç ve beni bekle" dedi. Her zamanki gibi emirleri, sinirlerimi tepeme çıkarsa da o öfkeli suratın sahibine itiraz etmeyecektim.

Dediğini yapıp partinin hala devam ettiği mekana girdim. Yürürken olabildiğince dik tutuyordum sırtımı. Karışmış saçlarımı düzeltsem de en fazla kıl keçisinin tüyleri kadar iyi görünebildiler. Elbisem normaldi. Zaten yanıp sönen ışıkların altında pek fazla belli olmuyordum.

Kimse bu gece neler yaşadığımı, dış pakete bakarak anlayamazdı.

"İşte buradasın Lal! Nereye kayboldun öyle, telefonun da kapalıydı?" Yasemin hemen beni çepeçevre sarıp hesap sormaya başlamıştı. Yiğitten sonra bana en yakın kişi o olsa da kimseye bir şey anlatacak havada değildim. Zaten ağzımı açmadan birisi Yasemin'inin beni oturttuğu masaya Caner damladı.

Köpek yavrusu bakışlarını bana dikince tiksinmeden edemedim. "Demek hala buradasın?" dedim. Beni aramaya gelir diye düşünerek aptallık etmişim.

"Az önce ayıldı" dedi Yasemin.

"Evet bebeğim kendimde değildim" Bebeğim diyen ağzındaki tüm dişleri döküp eline vermek istiyordum. Ama çenemi sıkarak "Bana bebeğim deme. Sakın!" demekle yetindim.

Eliyle yüzünü sıvazladı ve masanın üzerinden uzanıp elimi tuttu. Çekmeye çalıştım ama bırakmadı.

"Benimle gel. Daha sakin bir yerde konuşalım" İlk önce reddetmeyi düşündüm. Ama son anda fikrimi değiştirip "Tamam" dedim. Çünkü ona haddini bildirmek istiyordum.

Birlikte locaların olduğu tarafa gittik ama hala dans pistinin görebileceği bir açıdayken durdum.

"Burada konuş ne konuşacaksan" Bas sistemi bu tarafı o kadar etkilemediği için itiraz edemedi.

"Çok özür dilerim bebeğim. İnan kimdi o fark etmedim bile. Lal dedim ona o da sen olduğunu söyledi"

İster istemez güldüm. "Demek Lal olduğunu söyledi. Yapma Caner ya daha inandırıcı bir şeyler bulamadın mı? Mesela pantolonumun içindeki kadar beynim yok gibi?"

Kara gözlerini kısıp beni duvarla kendi arasına sıkıştırdı. "Eğer beni reddedip durmasaydın bunların hiç biri olmazdı!"

"Ah doğru altına yatmadığım için tüm suç bende!"

"Onun yüzünden değil mi?" dedi eli sertçe bel kıvrımıma dolanırken.

"Neden bahsediyorsun sen?"

"Yiğit Başaran dururken benle yatmayı istememekte haklısın!" Ne demişti o? Beynimde ki şalterler attı. Mantığım zifiri bir karanlığa gömüldü.

"Hepiniz bu gece kafayı yemişsiniz!" dedim öfkeyle tokadımı suratına geçirirken. Ben ve tokat atmak mı?

İnsanların gözleri üzerimize birer silah savar gibi dönerken, Caner "Seni küçük şırfıntı" dedi. Tokadını görmüştüm ama ettiği hakaretin etkisinden kurtulamadığım için yüzümü koruyamayı akıl edememiştim.

Eli havada bir yarım daire çizdi korkuyla gözlerimi yumdum. Etin ete çarptığında çıkardığı o sesle kapalı gözlerimi araladım. Çünkü beklediğim tokat gelmemişti.

Ama Caner..Caner uçuyordu. Bir saniye önce önümde bana tokat atmak üzere olan oğlan, şimdi yan tarafımda ki duvara yapıştırılmıştı. Yiğit bir eliyle kendisine göre oldukça sıska olan Caner'i duvara dayadı ve kesinlikle burnuna estetik operasyona neden olacak bir yumruk çaktı.

Caner'in burnunda kanlar boşanırken "Bir daha seni onun yakınında görürsem o ellerine bir tarafına sokarım çocuk!" demişti.

Kalpsiz #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin