*Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım.*
Günler hızla ilerliyordu. Ben sadece yatağıma uzanmış günlerin ilerleyişini takip ediyordum. Odamın kapısı çalıyor ablam ya da kız kardeşlerim içeri giriyordu. Bazen benimle konuşmak için bazen de yemek getirmek için geliyorlardı. Ama ne yapmak istedikleri umurumda bile değildi. Evin kapısı sürekli açılıp kapanıyordu. Anne olduğumu duyanlar eve ziyarete geliyor, yüzümü görmek istiyorlardı.
Ama ben istemiyordum.
Ben bunların hiçbirini istemiyordum.
Annemle babamın gururlu seslerini duyabiliyordum. Konsey muhtemelen bir vampir ile birlikte olduğumu tüm kurt-adamların bilmesini sağlamıştı. Çünkü annemler sanki benim rızam yokmuş gibi anlatmışlardı her şeyi.
İşin kötüsü buydu!
Doğru canımı yakıyordu!
Onunla birlikte olurken rızamın olması canımı yakıyordu.
Ablam ise bana tecavüze uğramadığıma dua etmemi söylüyordu. Eğer öyle bir şey olsaydı o vampirin kafasını kendim koparırdım. Tabi annemlerin hikayesine göre o vampire zarar da vermiştim. Doğrular, yalanlara karışıyordu. Tüm bu karışıklık başımı ağrıtıyor, midemi bulandırıyordu. Kusmak istiyordum ama Else'nin dediklerini hatırlıyordum. Kusmak hamilelik belirtisidir demişti.
Bu yüzden yediğim hiçbir şeyi kusmamıştım. Ağzıma geleni bile yutmuştum. İğrençti ama kusmak istememiştim.
"Tylor?"
"Ne oldu?" dedim ablamın sesini duyunca.
"Arkadaşların geldi.
"Başım ağrıyor," dedim sertçe. Buraya mı geliyorlardı bir de? Bir vampirin beni götürmesine izin verdikten sonra?
"Tylor..." Violet'in ses ile kaşlarımı çattım. "Lütfen, izin ver içeri girelim." Derin bir nefes aldım. "Giremezsiniz!" dedim sertçe.
"Dostum yapma böyle," dedi Eldon. "İzin ver girelim. Özür dileyelim."
"Giremezsiniz," dedim yeniden. "Annenin kokusu odanın her tarafına yayıldı. Gitmiyor. Sizi etkiler."
O günden sonra sürekli annenin kokusunu yaymaya başlamıştım. İşin kötüsü beni de etkiliyordu. Afrodizyak gibiydi. Cinsel arzuları arttırıyordu. Ve ben her seferinde banyoda kendimi tatmin etmeye çalışıyordum. Bedenim cinsel bir açlıkla kıvranıyordu. Muhtemelen odaya giren herhangi bir erkek ya da kadını hemen etkisi altına alırdı.
"Bir şey olmaz. Arkadaşımıza azacak değiliz," dedi Violet. Başımı sağa sola salladım.
"Bu koku cinsel istek arttırıcı gibi bir şey!" dedim sertçe. Ardından Kapıya doğru döndüm. "Odaya giremezsiniz. Ben de çıkamam."
"Bu... Kahretsin!"
"Gitmeniz daha iyi olur," dediğini duydum ablamın. Adım sesleri kapıdan uzaklaşırken derin bir nefes aldım.
Bugün hastaneye gidecektik. Bunu istemiyordum bile. Dışarı çıkmam herkesin zararınaydı ve o herkesin içinde ben de vardım. Bana bakıp arzuyla kıvranan kimseyi görmek istemiyordum. Yataktan doğruldum ve derin bir nefes aldım. Ne yapmalıydım? Belki de bu rahim denile şeyden kurtulmalıyım.
Hayır!
O zaman idam mahkumu olurdum
Annenin armağanı olan bu rahmi yok edemezdim. Telefonumu komodinin üstünden aldım ve açtım. Bir sürü bildirim ve arama vardı. Onları boş verip arama motoruna girdim. Arama motoruna hala aklımda dolanıp duran o ismi yazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Nefes Kadar
Teen FictionBana bir nefes kadar yakın olduğunu söylüyordu. Ama ben ona ölüm kadar uzaktım. Bu iyiydi. Bu mesafe böyle kalmalıydı. Uzamalı, büyümeli. Ya da aynı kalmalıydı. Ama karşıma geçip her seferinde "anne" olduğumu hatırlatması ve bunu hatırlatırken hızl...