-7- "Vampirleri Katleden Vampir Lordunun Şatosu"

61 11 4
                                    


Kız kardeşlerim bana sarılmış ağlarken ne yaptığımı sorgulamıştım. Anne ve babam bana tiksintiyle bakarken ne yaptığımı sorgulamıştım. Ablam gitmeme gerektiğini söylerken ben yine ne yaptığımı sorgulamıştım.

Ben ne yapıyordum?

Verdiğim kararların sonuçları sürekli beni kendimi sorgulamaya itiyordu. Araç hareket ederken camdan gözüken her şey bulanıktı. İnsanların yüzleri, evlerin dış cepheleri ve diğer her şey bulanıktı. Zihnimin içindekilerde bulanıktı. Düşünemiyordum. Düşünemediğim için bu aracın içindeydim ya.

"İyi değilsin," dedi Albert. Başımı salladım.

"Değilim."

"Neden böyle bir şey yaptın ki?" dedi Albert. Beni azarlıyordu. Omuz silktim. "Sadece Eva'yı tanımak istedim."

"Eva'yı bizden de dinleyebilirdin."

"Alınma ama Yaşlı Kurdun bana yalan söyleyebileceğinden şüphelendim." Başını salladı.

"Eğer bir şeyden şüpheleniyorsan, şüphe ettiğin şeyden uzaklaşman en iyisi." Kaşlarımı hayretle kaldırdım ve ona baktım. Direk olarak yola bakıyordu. Bana yandan bir bakış attı. Dudakları yukarıya kıvrıldı.

"Şaşırdın."

"Yaşlı Kurttan şüphelendiğimi söyledim."

"Yani?"

"Beni öldürmeye çalışmayacak mısın?"

"Hayır. Neden böyle düşündün?"

"O senin annen?"

"Evet, ama annem 'bazen ebeveynler çocuklarının iyilikleri için yalan söyler,' derdi. Bu yüzden şüphelerinde haklısın. Seni korumak adına sana yalan söylerdi."

"Eva konusunda neden beni korumak istesin?"

"Sır olarak saklanan her şeyin tehlikeli bir yanı vardır." Başımı salladım ve önümde akan yola odaklandım. Sonra başımı yeniden Albert'e çevirdim.

"Benimle evlenmek istiyor muydun?"

"Konseyin emri bu yöndeydi." Derin bir nefes aldım.

"Konseyin emrini değil, senin fikrini soruyorum."

"Benim fikrimin bir önemi yok Tylor," dedi Albert yavaşça. "Ben Konseyin bir malıyım. Onlar ne derse yapmak zorundayım. Seçme şansım yok."

"Olsaydı?"

"Hayır," dedi yavaşça. Sonra başını bana çevirdi. "İstemezdim." Gülümsedim. Başını yeniden yol çevirdi.

"Bu iyi," dedim. "Bu arada benimle gelmek zorunda değilsin."

"Annem böyle olmasını istedi."

"Gelmek istiyor musun peki?" dediğimde gülerek başını salladı. "Bana ne isteyip istemediğimi soran ikinci kişisin," dedi. "Ama evet, gelmek istiyorum. O şatoda ilgi çekici şeyler bulabilirim."

"Bir araştırma gibi mi?" dediğimde gözlerini kıstı.

"Evet, öyle denebilir."

"Anladım. Yaklaştık mı?"

"Bu yolun bitiminde o şato var," dedi. Başımı salladım.

Yeniden yola çevirdim başımı. Ağaçlar yolun her iki tarafını da kaplamıştı. Tuhaf bir şekilde izleniyor gibi hissediyordum. Sanki ağaçların arasında birileri bizi izliyordu. Bu his tüyler ürpertecek bir histi. Derin bir nefes aldım. Yokuş yukarı çıkmaya başladı araç ve en sonunda yokuşun yukarısı ulaştı. Kaşlarımı çattım ve ön cama yaklaştım. Emniyet kemeri hareketimi kısıtlasa da yaklaşabilmiştim. Karşımızda kocaman bir şato vardı. Siyah ve kırmızı renklerdeki şato tüm ihtişamı ile gökyüzüne uzanıyordu.

Bir Nefes KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin