"Tylor bu adam gerçekten güçlü görünüyor."
Başımı elimdeki dosyadan kaldırdım ve ablamın bana uzattığı dosyaya baktım. Vampir Lordunun gönderdiği dosyaların içindeki ayı görünümlülerden biriydi. Gerçekten bu kadar kaslı olmaları inandırıcı gelmiyordu. Doğaüstü bir varlık olmama rağmen ben bile bu kadar kaslı değildim.
"Abla bu kadar kaslı olmaları normal değil," dedim yavaşça ve ablama baktım. "Protein tozu falan kullanıyor olabilir." Ablam gözlerini devirdi.
"Hiç spor salonuna gitmediğin için bilemezsin Tylor."
"Gerçekten bir korumaya ihtiyacım var abla. O Konseydekilerin bakışlarını görmediğin için bilmiyorsun ama gerçekten korkutucular."
"Anlıyorum," dedi ablam yavaşça.
Elimdeki dosyayı kenara koydum ve telefonumu elime aldım. Vampir Lordunu aramanın vakti gelmişti. Gönderdiği bu dosyalardaki insanları gerçekten seçebileceğimi düşünüyor muydu? Telefonu kulağıma götürdüm. İkinci çalışta açıldı.
"Sevgili müstakbel eşime beni mi merak etmiş. Ah, gururum okşanıyor."
"Bu adamları gerçekten koruma olarak seçeceğimi mi düşündün?" dedim. Direkt konuya girmiştim.
"Sana da merhaba aşkım," dedi iğneleyici bir ses ile. "Evet, günüm harika geçiyor. Sorduğun için teşekkür ederim."
"Soruma cevap ver."
"Beğenmedin mi?"
"Bir iğne alıp kaslarına batırsam balon gibi patlayacakmış gibi duruyorlar."
"Yani?"
"Başka gönder ya da Wulf'u korumam olarak ver."
Kahkaha attı. "Çabuk adapte oldun bakıyorum da," dediğinde derin bir nefes aldım. "Kurt Konseyi seninle evlenmem gerektiğini söyledi. Karşı gelecek değilim," dedim sadece.
"Nasıl bir koruma istiyorsun?"
"Kurt-adam."
"Olmaz! Senin kokunu alıp kuduracak bir kurt istemiyorum evimde."
"Dişi kurtlarda var."
"Hım, devam et."
"Onlara da bir bak ya da ben Albert'ten rica edeceğim," dedim.
"Neden benden de rica etmiyorsun?" dedi.
"Gerçekten bunu mu tartışacağız?" dediğimde ofladığını duydum. O ofluyorsa ben ne yapayım?
"Tamam, ben bulurum. Sen neredensin?"
"Ne yapacaksın?"
"Müstakbel eşimi ve çocuğumu merak ediyorum." Ablam büyük bir hevesle bana bakıyordu. Kardeşinin evliliğe giden yolunun çiçekli olmasını istediği belliydi. Gülümsedim. "Ablamla bir kafede oturuyorum."
"Ha o yüzden şu ana kadar suratıma kapatmadın."
"Çok zekisin."
"Bunu fırsata çevirmeli miyim?"
"Ah, kendi iyiliğin için bunu yapmamalısın."
"Peki," dedi i harfini uzatarak. "Bak ne diyeceğim bu akşam seninle baş başa bir yemek yiyelim mi?"
"Neden?"
"Hani biz evleneceğiz ya o yüzden olabilir mi?"
"Tamam," dedim. "Saati ve yeri bana mesaj olarak atarsın. Kapatıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Nefes Kadar
Подростковая литератураBana bir nefes kadar yakın olduğunu söylüyordu. Ama ben ona ölüm kadar uzaktım. Bu iyiydi. Bu mesafe böyle kalmalıydı. Uzamalı, büyümeli. Ya da aynı kalmalıydı. Ama karşıma geçip her seferinde "anne" olduğumu hatırlatması ve bunu hatırlatırken hızl...