Jaemin'in çarşamba ve cumartesiyi seçmesi Jeno'nun işine gelmişti. Haftanın diğer günleri genellikle dolu olurdu. Cuma günleri okulun kulüp etkinlikleri günüydü ve dersler bittiğinde kulüp toplantıları alınırdı. Ayrıca okulun buz hokeyi takımında olduğu için haftanın en az iki günü akşama kadar takımla beraber antrenman yapıyordu. Antrenörün çarşamba günleri izin günü olduğu için o gün takım için tatil olurdu.
Çarşamba günü gelene kadar sıkışık programından dolayı konumun neresi olduğuna bakmak aklına bile gelmemişti. Ancak şu an bunun hata olduğunu düşünüyordu çünkü konum şehrin merkezinden biraz(!) uzakta ormanın içinde bir yeri gösteriyordu. Başta doğru konum olup olmadığını teyit etmek için mesaj atmayı düşünse de sonradan vazgeçti. Galiba cidden manastıra kapanmış diye düşünüp güldü. Konumun okuduğu üniversiteye çok da uzak olmadığını fark ettiğinde ise rahatlamıştı. En azından Jaemin onu özel ders için değil de öldürüp gömmek için falan çağırıyorsa -ki o ruh hastasından her şeyi beklerdi- gidebileceği en yakın yeri biliyordu.
Dersler bittiğinde Jeno'nun keyfi oldukça yerine gelmişti. Sonunda yıllardır rekabet ettiği asi şeytana karşı bir üstünlük elde edebilmişti. Buluşmayı kararlaştırdıkları saate henüz olmasına rağmen erken gidip daha çok sinir edebilmek için motoruna atladı ve yola koyuldu.
Konumun gösterdiği yere geldiğinde karşısında bıçakla bekleyen bir genç yerine yüksek çitlerle ve ağaçlarla çevrelenmiş bir ev bulmuştu. Büyük garaj kapısının yanındaki zile bastıktan kısa bir süre sonra içeri girebilmiş, içeri girerken giriş kapısının her iki yanında bulunan yaseminlerden gelen koku ile adeta başka bir dünyada gibi hissetmişti. Bahçenin köşesindeki park yerinde motorunu park ederken evi süzmeye başladı. Beyaza boyalı üç katlı evin bir yanında üzerinde devasa harflerle "Olly" yazan bir kulübe bulunuyordu. İçinde en az bu ev kadar yaşlı görünen bir köpeğin uyuduğu görülebiliyordu. Evin giriş kapısının hemen yanındaki duvara yapışık biçimsiz ağaç, hemen yanındaki pencereye uzanıyordu. Bu biçimsiz şey burada ne arıyor diye düşünerek kapının önüne geldiğinde evin kapısının hala kapalı olduğunu gördü. "Bahçe kapısını açıp evin kapısını açmamak da nedir?" deyip kapıya vurmaya başlayacakken kapı aralandı ve içeriden uzun boylu, takım elbiseli bir adam ona selam vererek çıktı.
Jeno gizemli adamın kim olduğunu umursamadı. Büyük ihtimalle bir akrabası falan diye düşündü. Adam Jaemin'in arkadaşı olabilmek için fazla büyük duruyordu çünkü. Ancak bu ezeli rakibine adam hakkında takılıp sinir etmesini engellemeyecekti.
Adama geri selam verip eve gireceği sırada Jaemin "Ben mutfaktayım!" diye seslenmişti. Jeno az önce somurtuyor olmasına rağmen sesini duyduğu an sırıtmaya başlamış, "Ne o minik Jaem kendinden büyüklerle mi takılmaya başlamış? Yalnız evden çıkan adam sana bir iki gömlek fazla demedi deme." deyip gülmüştü. Jaemin ise göz devirip ters bir ses tonuyla "Hoş buldum Jeno" diye seslenmiş ardından susmuştu.
Büyük olan içeri girerken Jaemin'e attığı laflara mutfakta da devam edecekti ki mutfakta oturan genci gördüğünde hevesi kaçtı. Karşısında duran uzun saçlı çocuk onun son gördüğü Jaemin ile hiç benzemiyordu. Karşısındaki kişinin yüzü çökmüş, gözleri boş bakıyordu. Oysa Jeno'nun tanıdığı Jaemin -Jeno buna her ne kadar sinir de olsa- kavga ederken hatta ağlarken bile gülen bir çocuktu. Onun tanıdığı Jaemin ayrıca saçlarını okulda yasak olmasına rağmen sürekli rengarenk boyar ve Jeno'ya daha Jeno ona laf atmadan önce laf atmaya başlardı. Üstelik kilo verdiğinden olsa gerek gözüne daha bir küçülmüş gelmişti.
Karşısındaki harabeye benzeyen gence karşı söylemeyi yolda gelirken planladığı bütün iğneleyici sözleri unutmuş olduğu için bir süre sessiz sessiz oturdular. Jaemin'in de ona birşey söyleyesi yok gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
√Math - Nomin
Fanfiction~When two enemies dream together in garden of eden~ •°•°Enemies 2 lovers au°•°• MPREG!!! -by MiMi