3

108 13 10
                                    

Jeno cumartesi günü gelene kadar her zamanki rutinine devam etmiş, haftada en az bir gün görüştüğü kuzenini ise görmezden gelmişti. Ona karşı istemsizce sinirliydi. Görünüşe bakılırsa onun bilmediği önemli şeyler olmuştu ve haberi yoktu. Ve Jeno olan bitenden haberi olmamasını sevmezdi.

Cumartesi günü geldiğinde erkenden kalkmış, Jaemin ile önceden kararlaştırdıkları saatten iki saat önce motoruna atlayıp yola koyulmuştu. Erken gittiğinde geçen sefer gördüğü uzun boylu gizemli adama denk gelebileceğini düşünüyordu. Onda geleceğini söylediği Jaemin'in evine sekiz buçuk gibi varmıştı bile. Bahçe kapısındaki zili çalacağı sırada kapının aralık olduğunu fark etti. Kapıyı itip motorunu park ettikten sonra zile basıp beklemeye başladı. Jaemin bu saatte uyuyor olabilirdi ya da kapının gözünden onu görüp erken geldiği için açmak istemeyebilirdi. Ancak öyle olmadı. Zile bastıktan birkaç saniye sonra kapı kısa boylu güler yüzlü bir adam tarafından açıldı.

Jeno tanımadığı bu adamın huyuna gidebilmek için en iyi gülümsemesini takınıp "İyi günler ben Jeno, Jaemin'e ders vermek için gelmiştim." dedi. Kısa sürede adamı tepeden tırnağa süzmüş ve birkaç çıkarım yapmıştı. Bu adam her ne kadar öyle durmasa da onlardan en az beş altı yaş büyüktü. Güler yüzlü ve sakin birisi gibi durduğu için Jeno onun hakkında iyi bir izlenim edinmişti.

Derken kısa boylu adam gülüşünü genişleterek "Size de iyi günler, ben Jaemin'in yardımcısı Taeil." dediğinde adamın kim olduğu sorusu cevaplanmış oldu. "Jaemin'den önce babaannesi merhum Bay Na ile ilgilenirdim. Jaemin buraya geldiğinde onun yardımcılığını üstlendim. Bana senin cumartesileri saat on gibi geleceğini söylemişti aslında."

Jeno karşısındaki kısa boylu adamın konuşmayı biraz fazla sevdiğini fark ettiğinde derince iç çekti. Karşısındaki kişi merak ettiği soruları cevaplandırmak için ileride uygun biri olabilirdi ancak sabah sabah pek çekilmiyordu. Derken Taeil yeniden söze girdi. "Jaemin henüz uyanmadı, ders öncesi sürpriz kahvaltı hazırlamaya gelmiştim ben aslında istiyorsan sana da bir şeyler hazırlayabilirim. Yumurta seviyor musun? Neli omlet istersin?" o sorularını art arda sıralarken Jeno kısa kesip herhangi bir şeyin ona uygun olduğunu söyledikten sonra koltuğa oturmuştu.

Kısa süreli bir sessizlikten sonra Jeno oturduğu tam koltukta kestirmeye başlayacakken sessizlik bozuldu. Bozan açık planlı mutfakta hazırladığı yumurta karışımını tavaya döktükten sonra arkasını dönüp yeniden söze giren Taeil'di. "Jaemin bu eve tanımadığı insanları sokmaz. Seninle nereden tanışıyordu Jeno?"

Jeno kısa boylu adamın ses tonundan Jaemin'in Taeil'e kendisinden bahsetmediğini anlamıştı. Çünkü birazcık bile bahsetmiş olsa hakkında neler söyleyeceğini kolayca tahmin edebiliyordu. Jaemin'in ekşimiş bir suratla Taeil'e dönüp "O meymenetsiz köpeği günahım kadar sevmem." dediğini gözünde kolayca canlandırabiliyordu. Eskiden olsa bu düşünceye güler ve önce kendisine baksın derdi. Ancak şaşırtıcı bir şekilde bu düşünce onu rahatsız etmişti.

Kısa boylu adamı uzun süre cevapsız bıraktığını fark edip "Jaemin kuzenimin en yakın arkadaşı." gibi kısa bir cümleyle cevabını verdi. Taeil cevaptan tatmin olmasa da karşısındaki genç adamı soruya boğduğunu fark edip kahvaltı hazırlamaya geri döndü. Çocuğu gözü tutmuştu. Biraz soğuk bir tip gibi görünse de kibar olmak için çaba gösterdiği belli oluyordu.

Taeil'in kahvaltı masasını hazırlama işi bittikten sonra Jaemin'den hala ses yoktu. Genç adam hayatının uykusunu uyuyor gibi sessizdi. Taeil hiç oralı olmasa bile Jeno Jaemin'in yemek kokularından ya da sesten etkilenmeden uyuyor olması konusunda endişeliydi. Daha önce de onunla beraber kalmışlığı olmuştu -Donghyuck sağolsun- ve Jaemin'in uyurken ne zaman ses çıksa uyanıp etrafı azarladığını çok iyi biliyordu.

√Math - NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin