4.BÖLÜM: "ÜÇ YALAN"

14.8K 1.5K 950
                                    

Selamlar... Nasılsınız, umarım keyifler yerindedir. Bugün hangi çiçeksiniz mesela...

Bölümleri ne sıklıkla paylaştığımı soranlar olmuş, haftada bir şeklinde gitmeyi planlıyorum. Aynı zamanda baskıya hazırladığım başka kitaplarım olduğu için bu hikâyeye haftada bir bölüm yazabileceğim. Merak ettiğiniz başka şeyler varsa bu satıra bırakabilirsiniz.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Ayrıca #aşıkolmakorkusu ile twitter ve tiktok'ta yaptığınız paylaşımlar için teşekkür ederim^^

*

Yağmur o kadar şiddetliydi ki daha şimdiden saçlarımın sırılsıklam olduğunu hissedebiliyordum. Derhal evime dönmeli ve ılık bir duşun ardından saçlarımı özel bakım yağlarıyla eski haline getirmeliydim.

Tabii, öncesinde Han'ın burada ne işi olduğunu öğrenmem gerekiyordu.

"Han?" diyerek ona doğru bir adım attığımda dışarıya yalın ayak çıktığımı fark ettim. Ayağıma bir şey batsaydı ya da bir böcek gelip beni ısırsaydı, Han'ın benden çekeceği vardı.

İyileşmem zaman alıyordu. Kesikler hatta sinek ısırıkları bile uzun süre benimle kalıyordu. Şeker hastalarının yaralarının geç kapandığını duymuştum ama üç ayda bir yaptırdığım kan tahlillerine göre herhangi bir sağlık sorunum yoktu. Belki de sadece yapı meselesiydi, çok da kafa yormamak gerekiyordu. Ama işte, yaralar görünen yerde olunca benim gibi göz önünde olan biri için can sıkıcı oluyordu.

Dudağım uçukladığında bile haftalarca konuşuluyordum. Basit bir uçuğu bile öyle farklı yerlere çekiyorlardı ki aklım şaşıyordu. Bağışıklığım düştüğü için ya da sadece kabus gördüğüm için bile uçuklayabilirdim ama insanlar bu ihtimaller üzerinde durmaktan yana değildi. Hele ki benden sonra partnerimin de uçuğu çıkmışsa diğer ihtimaller akıllarının ucundan bile geçmezdi...

Cevap vermek yerine bana öylece bakmaya devam eden Han'a verdim dikkatimi. Gecenin bu saatinde bile çok güzel olduğum için bakakaldığını düşünmüyordum. Daha çok, donup kalmış gibiydi. Korkup kalmış gibi... Ama neyden?

"Han," dedim, onu korkutanın ne olduğunu merak ederken. "Ne oldu? Neden buradasın?"

Üzerindeki giysilerin vücuduna tamamen yapışmış durumda olduğuna bakılırsa, epey uzun süredir yağmurun altında bekliyordu.

"Bir şey olmadı. Dışarı çıkmak istedim sadece."

"Eve dönelim."

"Burası iyi," diyerek reddetti. "Burada iyiyim."

"Ama yağmur yağıyor."

"Biliyorum."

Kaşlarım çatılmış bir halde ona doğru bir adım daha attım. Ellerini iki yanında yumruk yapmıştı, nefesini güçlükle alıp veriyordu. Kendini sakinleştirmeye çalışıyormuş gibi duruyordu. Ama bilmesi gereken bir şey vardı ki o da bunu yaparken kendini sakinleştiriyorsa bile benim gerilmeme neden olmasıydı.

"Yağmurun altında durmaya devam edersen hasta olacaksın," dedikten sonra kollarımı göğsümde çaprazladım. "Hasta olursan kim beni koruyacak, hiç düşündün mü bunu?"

"Ben korurum."

"Hasta olursan diyorum."

"Tamam, ben de ben korurum diyorum."

"Neden eve girmiyorsun?" dedim konuşmayı başa alarak. Aklıma gelen bir ihtimalle gözlerimi kıstım. "Yoksa gök gürültüsünden mi korkuyorsun?"

AŞIK OLMA KORKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin