Elisa Tanyeli, döneminin en yetenekli ve popüler kadın oyuncularından biridir. Bir gece, kaldığı otel odasına takıntılı bir hayranı girer ve onu bu tehlikeden kurtaran adam, asıl hikâyeyi başlatır... Kurtarıcısı, Han, o geceden sonra Elisa'nın koru...
Herkese merhaba! Dolu dolu uzuun bir bölümle karşınızdayım! Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın^^
Keyifli okumalar!
*
"Evet," dedim güçlükle. "Neden seni hiç öpmememişim gibi davranıyorsun?"
"Çünkü öyle öpülmez böyle öpülür," dedikten sonra beni kendine çekerek tutkuyla öpmeye başladı.
Bu da son birkaç gecedir gördüğüm kabuslardan biri miydi yoksa sonunda düşlerim gerçeğe mi dönüşmüştü?
Han'ın çok uzun zamandır hayalini kurduğum dudakları benimkileri aralamaya çalışırken donup kalmıştım. Ne yapmak istediğimi biliyor ama ne yapmam gerektiğinden emin olamıyordum.
Aralasam dudaklarımı, dilimi ağzının içinde yuvarlasam, güzel dudaklarının birini dişlerimin arasında ezsem ne olurdu ki?
En fazla yanardık...
Peki ben gerçekten yanmak istiyor muydum? Han için?
Sanırım artık ne yapmam gerektiğiyle değil, ne yapmak istediğimle ilgilenmeliydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Onu tabii ki karşılıksız bırakmadım. Daha önce hiç öpüşmemişim gibi, ilk kez onu öpecekmişim gibi, büyük bir iştahla onu öpmeye başladım.
Dudaklarımı en az onunki kadar istekli bir şekilde araladım; alt dudağı, üst dudağı ve dilinin ucu onun da çok uzun zamandır bu anı beklediğini kanıtlar nitelikte tutkuyla hareket ediyordu. Ellerim benden habersiz bir şekilde Han'ın kısacık saçlarını bulduğunda en son onu uyuttuğum gece saçlarını okşadığımı hatırladım. Şimdi parmaklarımın arasında geçirdiğim saçlarını okşamıyor, çekiştiriyordum. Biraz daha hızlı olmasını, biraz daha sert davranmasını istercesine...
Han'ın da elleri boşlukta sallanmayı keserek belimle kavuştuğunda aklıma senaryoyu çalışırken yaptığı o hareket etti. Usulca belimi okşamıştı, şimdiyse büyük elleri ince belimi kavramış beni kendine bastırıyordu.
İçimde yükselen ateşin nerede olduğunu bilmiyordum. Daha önce birçok kez birçok farklı adamla öpüşmüş olsam da bu sıcaklık bedenimi ilk kez sarmıştı. Yüzümde, boynumda, göğüs kafesimin içinde, karnımda ama şimdi en çok da bacaklarımın arasında hissediyordum varlığını.
Han'ı istiyordum. Onu istediğim apaçık belliydi ama korkuyordum. Ona âşık olmaktan da ona bağlanmaktan onunla olmaktan da çok korkuyordum.
Yine de onu öpmeye devam ettim. Bir daha hiç öpemeyecekmişim gibi. Bir daha hiç beni öpmeyecekmiş gibi.
Alt dudağını dişlediğimde ağzının içinde küçük bir inilti koptu. Duyduğum ses gülümser gibi olmama sebep olurken Han'ın ellerinden biri aşağıya doğru kaydı. Kalçalarıma doğru...
