Yorucu olan bu günün sonunda kapının önünde şoförü beklemeye başladım.Önce omzuma dokunan ele baktım sonra sahibine.Egeydi.
"Korktum be öyle gelinir mi?"
"Biri böyle aniden omzuna elini koyarsa genellikle benimdir aklında bulunsun."
"Tamam canısı kazıdım bi köşeye."
"Gelmedilerse bırakayım seni de?"
"Yok gelir şimdi de,Hazal nerde?"
"Hazal klasik Hazal,Kafeye çalışmaya gitti."
"Bazen anlamıyorum bu kızı."
"Bende."
Şoför geldiğinde Ege'yle olan sohbetimiz bölünmüştü.Ege,benim arabaya binmeme yardımcı olup gideceği sırada yanağını öptüm.Bakmayın öyle tutamadım kendimi.
"Siz yenisiniz sanırım?
"Ahmet Bey izinli bugün,yerine geldim ben"
"Peki anladım."
Camdan dışarıya dalmışken,evin yolunun buraya benzemediğini farkettim.Ve uyarıcı bir tavırla şoföre döndüm.
"Burası evin yolu değil.Nereye gidiyoruz?"
"Gidince görürsünüz Lalin Hanım?"
"Sen kimsin ya?!Beni bilmediğim bir yere götürme hakkını sana kim verdi?"
Cevap vermediğinde iyice sinir oldum.Umarım bu aptal şeyin sonu anne ve babamın bir sürprizi çıkar.Yoksa bu keli parçalamak zorunda kalıcam.
Daha fazla uğraşmanın alemi yok.Telefonumu çıkartıp Ege'ye yazdım.
Ege Bebesi 😽😻💘💕💖💝💟❣
Ege
napıyosun?Eve yeni geçtim sen?
daha gidemedim
yeni gelen sofor bozuntusu biyere goturuyo
nereye diyincede gidince gorursunuz dedi
sikicem kel kafasinin tasini az kaldiwöğsmwköşbsiw
gittiğinde konum at
merak ettim.durdu şuan
harabe biyerat bakim
|Mevcut Konum|
Aptal kel beni indirdiğinde,hala elimde olan telefonumu çekiştirerek aldı.
"Bana bak sen fazla oldun he."
Ellerimi uzatıp telefonumu almaya çalıştım.O ise aynı ifadesiz suratıyla telefonumu cebine attı.Ne kadar dirensemde,ellerimi iple bağladıktan sonra,beni kucakladı?
Ardından merdivenleri üçer beşer tırmanmaya başladı."Bıraksana ya kafayı mı yedin sen?!"
Yapabildiğim tek şey yüzüne yumruk ya da tırnak izlerimi bırakmaktı.En tepeye geldiğinde dalgalı uzun saçlı kısa boylu ve arkası dönük olan kızı gördü ve "Gidebilir miyim efendim?" diye sordu.
"Bekleyin lütfen." dedi arkasını dönmeden.Sesinden Hazal olduğunu anladığımda herşey kafama dank etmişti.
"Hoşgeldin üvey kardeşim."
"Kudurdun iyice Hazal."
"Haddimi bildir o zaman?"
"Sen bekle iyileşicem eninde sonunda.O zaman hesaplaşırız"
"O kadar yaşar mısın sence?"
"Ne ima ediyo-"
"Yaklaşın lütfen."
Adam çatının tam ucuna geldiğinde az önce herşeyi tam anlayamamış olduğumu fark ettim.
"Önüme bıraktıktan sonra gidebilirsiniz."
Adam dediğini yapıp çıktığında Hazal saçıma yapışmıştı.Kahretsin ki ipler yüzünden hiçbirşey yapamıyordum.
Sonrasında sürükleyerek gövdemim az bir kısmını çatıdan aşağı sarkıttı.Düşecek kadar olmasam bile başım feci halde dönüyordu.
"Fransa'dan dönüp seninle takılmayacağımızı mı zannettin?Çok yazık."
"B-bırak" diyebildim çatallanan sesimle.
"Olur mu öyle şey aa"
"H-azal kaşınıyosun."
"Öyle deme bebeğim üzülüyorum.Ya seni yanlışlıkla düşürsem falan.Napabilirsin ki?"
Konuşamadım.Her şeyin üst üste geldiği bu gün sonum olacak yakında.Ne haraket edebiliyorum,ne de sesimi çıkarabiliyorum.Her şeyde aslan kesilen kız şuan hiçbir şey yapamıyor.
On yedi kat.Tamı tamına on yedi katlık bu yerde kuruması için asılan bir kıyafet gibi beni sarkıtan Hazal,bundan oldukça zevk alır gibiydi.Arada kahkahalar atıp konuşsada,başımın dönüyor olmasıyla kelimelerini bile duyamıyordum.
BIRAKTIM BOYLE BEBEKLERIM KIZMAYIN.
NEYSE OPTUUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebekler | Ege Şimşek
Fanfiction-Ömrü kısa renkli kelebekler gibi ateşe uçarız belki.. -Bizi sarıp,sarıp,sarıp,sarıp rüzgara verecekler ikimizi.