1- the world was on fire and no one could save me but you

3.6K 262 112
                                    

flechyun:erkeklerden hoşlandığınıbiliyorum sırf iğrençegonu tatmin etmek içinher gün başka bir kızıharcadığını da biliyorumama göründüğü gibi sen neyaptığını pek bilmiyor gibisinaptal mısın11

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

flechyun:
erkeklerden hoşlandığını
biliyorum sırf iğrenç
egonu tatmin etmek için
her gün başka bir kızı
harcadığını da biliyorum
ama göründüğü gibi sen ne
yaptığını pek bilmiyor gibisin
aptal mısın
11.20

Görüldü, 11.23

Mesajımı hemen göreceğini tahmin etmezken görüldü atması ekrana şaşkınca bakmama sebep olmuştu. Nefesimi tutarken cevap vermesini bekledim, her ne kadar öyle olmayacağını bilsem de.

Onu kendisinden bile iyi tanıyordum ve işine gelmeyen şeyleri siklemediğini bilirdim. Fakat bazen tüm insanlığı şaşırtan hareketleri olabiliyordu. Tıpkı şimdi de olduğu gibi.

Mesajima cevap vermişti.

bchan:
hangi sınıftasın sen

Yazdığı şeye yarım ağız gülüp görüldü attım. Surat ifadesini deli gibi merak ediyordum ama şu an yerimden kıpırdamadan durmam gerekiyordu. Çok geçmeden de yazmıştı zaten.

bchan:
cevap veremezsin tabii
buradan öylece atıp tutmak kolay ve bu yaptığın cidden mantıklı bir hareket
ben de olsam benim karşıma çıkma cesareti gösteremezdim

Kaşlarım havalanırken ağzımdan bir 'hah' sesi çıktı. Ekranı kaplayan egosuna yüzümü buruşturdum sonra.

flechyun:
az önceki sorumu siktir et
aptalın önünde gidenisin
ve biliyor musun aptallarla uğraşmayı seviyorum

Cevap vermesini bile beklemeden çıktım uygulamadan. Zil çaldığında herkes sınıfına giriş yaparken kafamı kaldırıp bahçeye baktım. Oradaydı, bahçenin en köşesinde arkadaşlarıyla oturuyordu fakat içlerinden sadece onun suratı asıktı.

Kravatını gevşetirken gömleğinin iki düğmesini açmıştı hızla. Surat ifadesini izledim bir süre, gerçekten sinirlenmiş miydi? Hem de kim olduğunu bile bilmediği biri yüzünden.

Kafamı iki yana salladım. "Bang Chan, bir gün de şaşırt beni."

Çatıdan dikkatlice inip kimseye görünmeden sınıfa girmiştim. Hocalara yakalanmak istemezdim çünkü hem çatıya çıkmak çok tehlikeli diye günlerce nutuk çekerler hem de intihar seçeneği olduğu için ceza verirlerdi.

Fakat benim amacım asla böyle olmamıştı. Benim intiharım Chan'in aklıma düştüğü ilk gün gerçekleşmişti zaten.

Hocanın sınıfa girmesiyle birkaç kişi daha ilk dakikadan dersi kaynatmaya başlarken gözlerimi devirdim. Kafamı arkadaşımın omzuna yasladım, çok fazla uykum vardı ama az önceki adrenalinli dakikalar gözümü kapattığım anda bile aklıma gelirken uyumam zor olacaktı.

Anlık sinirle uygulamayı açmam ve ona mesaj atmam bir olmuştu. Ağlattığı kızı görmek sınırımın sonuna ulaştırmıştı beni, sonra da kendimi ona saydırırken bulmuştum.

Göreceğini veya bana cevap vereceğini de düşünmemiştim ama yine de mutlu olmuştum buna. Gerçekleri görmesi gerekiyordu ve ona seve seve ayna olacaktım.

Kafam hafifçe sarsılınca bakışlarımı yan tarafa çevirdim. "Deminden beri mesaj geliyor, duymuyor musun?" diyen Changbin'le omzundan hızla kalkmam bir olmuştu. Telefonumu açıp ekranda beliren mesajlara baktım, Chan yazmıştı yine.

Fakat tam okuyacaktım ki çoğu çoktan silinmişti. Alt dudağımı dişlerimin arasında çekiştirirken stresle bacağımı sallamaya başladım. Changbin bir elini bacağıma koyduğunda farkına varıp sakinleştirmeye çalıştım kendimi. Ne yazdığını deli gibi merak ediyordum.

Sonrasında telefonumu ona uzatıp sohbet sayfasının en başını gösterdim. Sessizce elimden telefonu alırken gözleri ekrandaydı. Tepkilerini izliyordum, kaşlarını çattığında Chan'in mesajlarını okuduğunu fark ettim.

Chan'den nefret ediyor desem yeriydi ve bunun sebebi bendim. Changbin üç senelik lise hayatımda tek ve en yakın arkadaşımdı. Beni gözünden bile sakınan biriydi ve bazen onun sevgisini hak etmediğimi düşünüyordum. Hiçbir şey demesem bile bakışlarımdan anlıyordu beni, hatta bu hayatta beni anlayan tek kişiydi o.

"Tutamadın değil mi kendini?" dedi bana dönmeden. Buruk bir gülüş dudaklarıma yer edindi bu cümleyle. Kafamı iki yana sallayıp başımı tekrar omzuna yasladım. Tutamamıştım işte.

"Yalnız iyi sıçmışsın ağzına. Şimdi kim bilir bu göt yanığıyla kendimi nereden sallandırsam diye düşünüyordur."

Kahkahamı önlemek için elimi ağzıma kapattım. O da aynı şekilde yaparken beraber gülmeye başlamıştık sessizce.

Ekranın ışığı yanıp sönerken başka bir mesaj daha gelmişti. Kalp atışlarım istemsizce hızlanırken mesajı açıp baktım.

bchan:
adın ne senin


wicked game

yeni fic hayirli
ugurlu olsun diyelim

tutarsa ikinci bolumu hemen
atarimm

bu aradaa yorumlariniz
benim icin cok degerli tek tek
okuyorum ve mutlu oluyorum
o yuzden yorum yapmayi
ihmal etmeyin<8

wicked game, hyunchan✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin