Gözlerinden akan gözyaşları eşliğinde konuştu jisung.
"Minho evimden gider misin?"Minho hayal kırıklığı içerinde jisung'a baktı ve sessizce fısıldadı.
"Sana gerçekten inanamıyorum."Minho Jisung'u orada bırakıp Jisung'un istediği gibi evinden gitmişti.
Jisung yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı."Tanrım ne yapacağım ben"
"Kendimden nefret ediyorum."
Gözyaşları yere doğru sel olurken konuşmasına devam etti.
"Beni öptü, benden hoşlanıyor. SİKTİĞİMİN KALBİ ONUNLA HER YAKIN TEMASIMDA DELİ GİBİ ATIYOR AMA BEN BUNU İSTEMİYORUM!!"
Yere uzanıp ağlamasına devam etti.
Uykuya dalana dek göz yaşları dinmedi.
Sabah
Jisung Minho'nun yüzünü uzun bir süre görmemek için 1 aylık iznini kullanacaktı, şuanki davasını başka bir avukata devretmişti.
Evde otururken onu arayan Felix'in telefonunu açtı.
"Alo napıyosun hannie?"
"Oturuyorum sen?"
"Sesin kötü geliyor iyi misin?"
"Evet."
"Oraya gelip bakıcam iyi olup olmadığına."
"Lix yalnız kalmak istiyorum."
"Neden? Birşey mi oldu? Hemen geliyorum."
"Lix lütfen gelme, bir süre yalnız kalmak istiyorum. Lütfen."
Yalvaran sesini ağlamamak için zor sakinleştirmisti."Oh hannie~ peki bugün dinlen ama müsait olduğumuz birgün jeongini de alıp evine gelicez itiraz istemiyorum."
"Peki. Iyi ki varsın civcivim." Bu sefer sevimli olduğunu düşündüğü sesiyle konuşmuştu.
"Sende hannie. Şimdi kapatmam gerek. Seni seviyorum."
"Bende seni."
______
WAĞAĞAĞA NASILDI
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Passion ~Minsung
Teen FictionJisung devam etti. "Bak ne kadar birbirimizden gıcık kapsak da bir ilişki yaşadık. Bence bu konuyu konuşmalıyız." "Ne konuşacağız. Kimin altta kimin üstte olduğunu falan mı? Tartışmaya gerek yok. Altta olacağım bir ilişkiye girmem."