Ramazan bayramı bitmiş tüm aile Ali ile benim düğün hazırlıklarımızla ilgileniyordu. Ancak ilk sırada ev vardı. Birkaç ilan bakmıştık ancak içimize sinen bir ev olmamıştı henüz. Bugün birkaç ev daha bakacaktık. Kahvaltıdan sonra hemen hazırlanmaya başladım. Bir süre dolabımın karşısında kararsız kaldıktan sonra altıma siyah bir etek pantolon üstüme krem rengi trençkotumu giydim. Şal olarak açık kahverengi bir renk seçip hazırlığımı tamamladım. Siyah renkte casio saatim ve siyah güneş gözlüklerimi de taktığımda hazırdım. Kol çantama Japonya dan Ali için aldığım saati ve çift bilekliklerini de koyup hızla odamdan çıktım.
Ayakkabılarımı giyerken telefonum çalmaya başlamıştı bile. Telefonu meşgule atıp kapıdan çıktım. Ali'nin arabası kapının önündeydi. Arabaya binip
''Ne dakik adamsın ya'' diyerek sitem ettim.
''Bende seni özledim.'' diyerek duymazdan geldi. Çoktan arabayı hareket ettirmişti bile.
''Kemer.'' dedi kısaca
''Ayrıca net bir adamsın.'' derken kemerimi taktım.
''Bende seni seviyorum.'' umursamazlığı devam etti.
''Birde işine gelmeyince sağır bir adamsın.''
''Evet, ev için bende heyecanlıyım.'' demesiyle cinlerim tepeme ulaşmıştı.
''Ali biraz daha böyle devam edersen senin için iyi olmaz.'' tehditkar sesimin işine yaramasını umdum. Göz ucuyla baktım ona
''Tamam tamam biraz uğraşayım dedim, bir ayın acısını çıkartıyorum.''
''Her neyse şimdi bakacağımız evden umutluyum, hem çatı katı hem de çok güzel bir terası var.'' dedim ilana göz gezdirirken
''Bir de manzaralı çalışma odası.'' telefondan başımı kaldırıp
''Ali gerçekten bütün gün işte çalıştıktan sonra o odaya girip senin çalışmana izin vereceğimi mi düşünüyorsun?'' şüpheli gözlerle baktım ona. Bir de kendimi işkolik sanırdım.
''Evet çünkü izin almayacağım hayatım.'' sanki seni seviyorum der gibi şefkatle söylemişti. Yüzüme bir gülümseme kondurup
''Peki işten eve gelince o odaya gerçekten girmek isteyeceğini mi düşünüyorsun?'' sesimdeki cilveye ben bile şaşırmıştım ama çaktırmadım. O kim oluyor da bütün gün beni görmediği halde o odaya girecek cesareti kendinde buluyor. Ortaya çıkan kadınlık damarımın var olduğunu şimdi fark ediyordum.
Ali bakışlarında şüpheyle bir bana bir yola bakıyordu. ''Sevda sen iyi misin?'' bu şüphe eden hali çok hoşuma gitmişti. Benden asla böyle şeyler beklemediği çok belliydi. Hoş kimse benden böyle cilveli haller beklemezdi de neyse.
''Gayet iyiyim aşkım.'' aşkım mı diye çığlık attı içimdeki ben
Ali arabayı park ettikten sonra bana döndü. ''Aşkım mı?'' şu an haykırarak gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
''Evet aşkım değil misin? Ne var bunda şaşıracak? Hem sen soruma cevap ver bütün gün bensiz kaldıktan sonra'' bu kısımda Ali'ye elimden geldiğince yaklaşıp şakağındaki saçlara belli belirsiz dokunuyordum ''beni başka bir odada yalnız bırakıp çalışabilecek misin?'' oscarlık oyunculuğum karşısında Ali de afallamıştı. Şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu. Baş parmağımı yanağında gezdirmeye başladım bu sefer
''Ee ne diyorsun?''
''Yani çalışma odası dediysem lafın gelişi önemli dosyaları falan koyarım.'' anında r yapması hoşuma gitmişti. Ufacık bir hareketimin, sözümün üzerinde böylesine bir etki bırakması kadınlık gururumu okşadı. Oyunuma bir son vermek için yanağını öpüp geri çekildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLİŞKİ DURUMU: VASİYET
RomanceYetişkin içerik! ''Hayat sen planlar yaparken başına gelenlerdir. ''diyorlardı. Bu aynen onlar için söylenmişti. Sevda kendisi için bambaşka şeyler düşünse de hesapta olmayan bir vasiyet vardı. Birde hiç hesaba katmadığı Ali. Bu birbirinden çok far...