Ep • 03

113 12 2
                                    

3) İşte bu harikalar diyarı. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı yer.

Felix oturduğu sandalyede bir kez daha kıpırdandı ve gözlerini kaçıncı kez olduğunu bilmediği bir şekilde odada dolaştırdı. Dakikalardır Han'ı bekliyordu ama saatler gibi gelmişti.

Geceki saçma kabustan sonra Chris onu uyandırmış ve dikkatini dağıtmasına yardımcı olmuştu. Soğuk görünse de sıcak birisi galiba, diye düşünmüştü. Sonuç olarak tekrar uykuya dalmış ve bu kez sakin bir şekilde güne uyanabilmişti. Sonrasında ise beraber köy merkezi olarak adlandırılan bu yere gelmişlerdi ve Chris onu yalnız bırakmıştı. Çok tuhaf bir yerdeydi.

Duvarlarda çocuklara ait olduğunu düşündüğü resimler vardı ve pek çoğu sadece ana renklerden oluşuyordu. Güzel olanların yanında ürkütücü olanlar da vardı. Önündeki geniş masanın üzeri kağıtlar, boyalar ve iplerle doluydu. Köşede bir mum yakılıydı ve oda çok fazla güneş almıyordu. Ayrıca garip bir kokuya sahipti. Belki, yosun? Felix kesinlikle bulunduğu konumda rahat değildi.

Tekrar tekrar aynı şeyleri düşünürken gıcırdayan kapı açıldı ve içeri Han girdi. Yorgun gözüküyordu ve anında kendisini - Felix'in varlığını bile fark etmediği - kanepeye bırakmıştı. Sonrasında Felix'le gözleri kesişti. " Şanslısın Lixie, izin çıkardık. ". Felix, omeganın gözlerine anlamsız bakışlar bıraktı. Neyin iznini çıkarmışlardı?

Han bir anda enerjik bir moda geçip hızla oturduğu yerden kalktı ve Felix'e ilerlemeye başladı. " Yapacak çok iş var bu nedenle şimdilik kafan karışmasın diye üstünden geçeceğim. " Masadaki kağıtları bir kenara çekti ve ucuna oturdu. " Omegalar ve Alfalar farklı yönlerde yaşar. Bunun nedeni kızgınlık ve rut dönemleri tabii ki de. " Eline bir kağıt alıp ortasına büyükçe bir yuvarlak çizdi. Ardından ağaç dallarına benzer çizgileri iki farklı yöne yerleştirdi. " Ortası köy merkezi, yani şuan bulunduğumuz yer. Sakın ama sakın alfa inine doğru yürüme yem olursun bu halinle. "

Felix, omeganın sözleri ile gerilmişti. Kafasıyla hızlıca onu onaylarken bakışlarını kağıda odakladı. " Omegalar genelde bir arada yaşar ama sen yeni olduğun, bir de beta gibi koktuğun için, ayrı bir eve sahip olacaksın. Seni yalnız bırakmamak için sırayla yanında kalacağız. " Kağıdı katladıktan sonra Felix'e uzattı. Yüzündeki tebessümü ile oturduğu masadan kalktı ve kapıya ilerledi. " Hadi gidelim. Kalanını yolda konuşuruz. "

~ Bu sırada sürü alfasının odasında ~

" Bu aptalca. "

Alfa sertçe elindeki kağıtları masaya bıraktı. Gözlerinden öfkesi okunabiliyordu. Saatlerdir bu saçmalıkları dinlemek zorunda kalmıştı ve şimdi kendi sözünü bile geçiremiyordu. " Aptalca olan bir şey yok Chris! Sürü için zorunlu! ". İşte bunu anlamıyordu Chris. Ortada sürü için zorunlu olan bir şey yoktu ki aksine bu anlaşma çok daha fazla zorluğa sebep olurdu.

Sürünün alfası Jinyoung'du. Bu zamana kadar daha istikrarlı kararlar alırken bir anda saçma sapan bir anlaşma ile çıkmıştı. " Neden anlamak istemiyorsun? ". Ormanın diğer tarafında yaşayan sürü ile birleşim anlaşması imzalamak istiyordu. " Bu omegaları tehlikeye sokar. ". O sürü asla masum değildi. " Bize sadece ayak bağı olurlar. " Chris sakin ama otoriter konuşuyordu. Onun aksine Jinyoung sertti. " Sen söz hakkını yıllar önce yok ettin Chris. Sürüden uzak kulübende yaşamaya devam et ve işime karışma. "

Chris oturduğu yerden ani bir refleksle kalktı. Gözleri öfkeden parlamaya başlarken aynı şeyi Jinyoung da yaptı. " Beslememiz gereken boğaz sayısı giderek artıyor. Üstüne getirdiğiniz şu omega var. Avcılarımız yeterli değil ve o sürünün desteğine ihtiyacımız var. Bu konu burada kapandı. Geçen gün olduğu gibi elçilerin önüne çıkma Christopher! "

Flechazo | ChanLix ( ABO )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin