1.8 | "Trauma."

127 11 51
                                    

Odama girip kapıyı ardımdan kapattım. Babam etraftayken Jonathan ile görünmem pekte mümkün değildi. O yüzden, babam uyuyana kadar burada oyalanabilirdim... Sanırım.
Açık olan penceremden gelen esintiyle, tüylerimin diken diken olduğunu hissedebiliyordum.

Yatağıma ilerlemek üzereyken üstünde gördüğüm şeyle anında şaşkınlıktan kaşlarım çatılmıştı.
Bunun burada ne işi vardı?
Beyaz elbisem askısı ile yatağın üzerinde duruyordu. Onu en son yıkamış ve üstündeki leke geçmediği için bir köşeye attırmıştım. Onu buraya neden koyma gereğinde bulunayım ki?
Elime almaya bile cesaretim yoktu, bakmak bile istemiyordum. Üstündeki kurumuş ve geçmeyen kan lekesinin düşüncesi midemi bulundarıyordu...
Elbiseyi ben koymadıysam, uçup havalanarak yatağıma kendi konacak hâli yoktu. Bu yüzden kapımı açıp hışımla Jackie'nin odasına daldım.

Yatağında uzanmış telefonuna bakarak gülüyordu. Beni görünce gülümsemesi silinmesede durgunlaşmıştı.
"Kapıyı çalabilirdin..." dedi.
"Benimle dalga mı geçiyorsun? Üzgün olduğunu söyledin ama sanırım intikamını bununla aldın."
"Ne intikamı be? Neyden bahsediyorsun anlamıyorum."
Telefonunu yatağının ilerisine atıp bana odaklandı.
"Sana gerçekten üzgün olduğumu söyledim, evet, ve başka bir niyetim de yoktu."
"Elbisenin yatağımda ne işi var o halde?"
Sorduğum soruya karşılık sesini çıkarmadı ve oldukça kafası karışmış bir hâle büründü.
Rol mü yapıyordu bilmiyordum ama bunlardan sıkılmıştım. O koymadıysa kim elbiseyi dolabımdan çıkarma zahmetinde bulunurdu ki?
"Ne elbisesi? Şu en son giydiğin-"
Uzatmasını istemeden kafamı salladım.
"İyi de onu ben neden yatağına koyayım? Eve yeni geldim ve gördüğün gibi direkt odama girdim. Of... zaten yeterince başım ağrıyor Aven, uyuyacağım."
"Ama..."
"Hadiii! Çık dışarı."

Ağzıma gelen kan tadıyla dudaklarımı kanattığımı fark etmiştim.
Acaba alzheimer falan mı oluyordum? İmkanı yoktu...
Jonathan zaten hep yanımdaydı... O zaman?
Herhangi bir açıklaması dâhi yoktu ki.
Aşağı inip loş ışıkta koltukta uzanmakta olan Jonathan'ın yanına gittim. Henüz uyumamış olmasına sevindiğim sıra bir yandan etrafa bakınmıştım.
"Hâlâ uyumadın mı sen?" diye sordum.
"Ah... Beni korkuttun."

Ona seslenişimin ardından, yattığı yerden biraz geriye gitmesi gülmek istememe sebep olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ona seslenişimin ardından, yattığı yerden biraz geriye gitmesi gülmek istememe sebep olmuştu. Fısıldaşmaya devam etmemek için elimle ona beni takip etmesini işaret ettim. Kafasını iki yana sallamıştı.
"Emin değilim."
Göz devirdim ve kolundan onu sürüklercesine çekiştirdim.
Pes ettiğinde nihayet merdivenlerin ortasına gelmiştik.
Odama girdi ve yaslandığı kapıdan bana baktı.

"Beni buraya getirecek kadar önemli olan şey ne?"
Bulunduğum yerden birkaç adım yana kayıp elbiseyi görmesini sağladım. Bakışları ben ve kirli elbise arasında gidip gelirken anlamadığı barizdi.
"Yani? Bana kurumuş kandan ibaret olan elbiseni mi göstermek istedin?"
"Hayır, tabii ki! Odama girdiğim an bu şeyi burada buldum. Sence de bu biraz garip değil mi?" diye sordum. Yatağa doğru yaklaşıp elbiseye daha yakından bakındı.
"Biraz mı? Bu oldukça garip. Yani eğer sen koymadıysan..."
"Ben de onu diyorum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 07, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Stalker | Jonathan ByersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin