~1.Bölüm~

144 30 45
                                    


*Başladığınız tarihi buraya yazabilirsiniz^^

Kurguma bir şans verdiğiniz için teşekkür ederim. Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen*

-<><><>-

*02.03.2023 tarihi itibariyle yeniden düzeltilip güncellenmiştir*

***

"Bundan yıllar önceydi; henüz kasabada yerleşik yerin az bulunduğu ve şimdi ki halinden uzak, sadece gökyüzüne doğru uzanan ağaçlardan ibaret olduğu zamanlardı.

Efsaneye göre; O zamanlar kasabada yaşayan herkese, korku ve endişe saçan bir yaratığın varlığından söz edilirdi.  Her anlatıcı için farklı bir detayı vardı bu olayın. Fakat bana göre; bahsedilen yaratık şimdiki olayların birebir benzerliği inkar edilemezdi. Kasabanın ayak basılmamış ormanlık alanlarında bir kurdun yaşadığına inanılırmış.

Vahşi ve bir o kadar acımasız olduğu yetmezmiş gibi, her dolunay hırçın bir yaratığa dönüşen bir kurt. Kimisi için o kurt, efsaneden öteymiş... İnsana dönüşebildiğine hattâ ve hattâ insanlar içinde yaşadığına dahi inanılırmış.

Öyle ki orada yaşayan hiç kimse ormanlara uğrayamaz ve kasabalarını terk edip kaçmaya başlarlarmış...
O zamanın orman korucuları, bu yaratığın bir kurt değil de, insan görümünde bir yaratık olduğunu beyan ederlermiş.

Söylenene göre normal kurtlardan oldukça farklıymış bu kurt; boyu bir insan boyunu geçecek kadar uzun, kocaman gövdesini kaplayan mavimsi tüyleri ve gözleri en kor alevden bile daha parlakmış.

Bazı geceler ormanın derinliklerinde yükselen uğultusu öylesine keskinmiş ki vahşi ormanda bir değil, bir sürü kurt olduğundan emin olanlar da varmış, birden fazla başı olduğuna inanan da.

...Ve yine inanışa göre doğaüstü bu kurt, dünyaya kötülük saçan bir büyücü tarafından lanetlenen, masum bir insanmış..."

"Bu efsaneler yanlızca küçük Yankı'a enterasan gelirdi, babaanne. " dedi genç adam, yaşlı kadının lafını bölerek.

Babaannesinin konuşurken büyük bir gayretle, örgü işleyen eline gözlerini dikmiş, oturduğu yerden dalgınca bakıyordu. Bu sözde efsaneyi defalarca dinlemişti. Neredeyse her kelimesini ezbere bilecek kadar hem de.

Yankı'ya göre efsane diye bir şey yoktu. Fakat sürekli dinlediği bu hikayenin gerçekte yaşadığına ve kurdun insana değil, insanın kurda dönüştüğüne inanıyordu artık. Hattâ bundan emin bile oluyordu.

Yemek masasına yaydığı kağıt ve kitap yığınından oluşan eşyalarını hızla toparladı.

Yaşlı kadın, elindeki örgüyü kucağına bırakıp torununa doğru dönmeye çalıştı, fakat döndüğü taraf cılız bir ateşle yanan şömineydi.

"Küçük Yankı!" dedi duraksayarak "Onu özlüyorum. " Sesindeki özlem ve hüzün yüzüne vurmuştu. Geçip giden zamanın verdiği bir yorgunluk vardı kırışmış suretinde, "Efsaneler gerçeğin özüdür evlat, küçük Yankı şimdi de inanmalı." diye mırıldandı.

GİZEMLİ SOKAĞIN SAKİNLERİ| Askıya alındı-düzenlenecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin