~5.Bölüm~

27 7 3
                                    

"Umutlarımız, karanlık yollarımızı aydınlatan birer meşaledir."

-<><><>-

İnsan bazen yaşadığı şeyin gerçekliğine dair şüpheler duyacak gariplikte anılar yaşar. Öyle ki, gerçekte  yaşanıp yaşanmadığına  emin olamaz. Bir obsesif hastasıymışcasına saniyede yaşananları tekrar tekrar yaşamak ister. Bu olanaksızdır, ama zihin bu döngüden kopamaz.


Arya bir silah olarak kullandığı tavanın sapını sımsıkı kavramış, kıpırdamadan ve endişeyle yaratığın gözden kaybolduğu pencereye bakıyordu. Neyse ki tava ağır değildi, ancak yaratığın sert bedeniyle buluşunca çıkan ses oldukça ağır gelmişti kulağına.

Yere temas eden çıplak ayaklarından başlayıp tüm bedenine soğuk bir ürpertinin dalgalar halinde yayıldığını hissetmese yaşadığına bile inanası gelmeyecek kadar şoktaydı.

Korku ve merak ne garip iki duygu, zincirleri insanı sardı mı, tüm düşünce mekanizmasını yerle bir ediyordu sanki.
Sağ eli uyuşup gerginlikten titrerken elindeki solgun fener ışığını da beraberinde istemsizce titretiyordu ve Genç kadın bunu durduramayacak kadar benliğine olan hakimiyetini  kaybettiğinin farkına varıyordu.

Bu his bir uçurumdan aşağa düşmek gibiydi. Düşeceğini, düşüp parçalara ayrılacağını biliyordun ama bunu durduramıyordun.

Çaresizlik buysa eğer Arya şu anda çok çaresiz hissediyordu. Gördüklerine akıl sır erdiremediği bir çaresizlik.

Gördükleriyla dehşete düşmüş olabilirdi; bunu inkar edemezdi, ama tuhaf bir şekilde bu onu korkutmuyordu artık. Korku yerini meraka bırakmıştı. Kafasını kurcalayan sorulara mantıklı cevaplar bulmaya çalışıyordu, ancak bulanık bir suyu andıran zihni  cevapların önüne aşılamaz köprüler sıralıyordu.

Karanlıktan bir parçaymış gibi zihnini sürükleyen o şeyin varlığını aşamıyordu. Her bir hücresi dehşetti yaşıyordu.

Yerde yatan ve saniyeler önce canıyla çebeleştiğini sandığı adam, daha iki gün önce yardımına koşmuştu. Ya da Arya öyle sanmıştı. Düşündüğünden iyi bir yalancıydı. Arabasına binmiş, kasabaya gelene dek onu teselli etmişti. Evinin anahtarlarını bir zat onun elinden almıştı, neredeyse samimi olduğuna inanacaktı, neredeyse!

"Eğer gördüklerim birer halüsinasyondan ibaret değilse..." diye düşündü. Aslında şu an mantıklı düşündüğüne dair derin kuşkuları vardı. Kafasında çığlık çığlığa birden fazla sesin varlığı kulaklarına dehşet bir uğultu bırakıyordu ve neye kulak vereceğini kestiremeyeceği kadar kalabalıklaşıyordu zihni.

Her şey birkaç saniyede olup bittivermişti. Ancak Arya o birkaç dakikalık anda esir kalmışcasına sıyrılıp şimdiki ana geri dönmüyordu.

Her şeyi olduğu gibi apaçık idrak ettiği söylenemezdi.

Dakikalar önce basit bir tıkırtıya bakmak için indiği bodrum katta bir yaratığın saldırısına uğramıştı. Üstelik sorun sadece bu da değildi.
Arya'nın hayatında sorun hiçbir zaman bir taneyle sınırlı kalmazdı.

Sokakta yaşadıklarından yeterince korkmuş ve güvenli evine gelip yemek yapıp dinlenmeyi hayal etmişti, birkaç dakika önce hayatındaki tek anormal şey elektirik kesiğiydi.

Erdem yattığı yerden yavaş yavaş kıpırdayarak doğrulup üstünde otururdu. Arya düşüncelerinden sıyrılıp hızla bakışlarını ona çevirdi. Fenerin ışığı hala onu işaret edercesine üstündeydi. Artık gülmüyordu. suratında belli belirsiz bir şaşkınlık vardı.
Arya bir an onunda en az kendisi kadar şaşırmış olabileceğini düşündü.

GİZEMLİ SOKAĞIN SAKİNLERİ| Askıya alındı-düzenlenecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin