Seokmin
İş yerime gelip çalışma masama oturup patronumu beklemeye başladım. Yani Joshua'yı beklemeye başladım.
Joshua herkesin gözü korkarak baktığı ama aynı zamanda aşırı imrendiği birisiydi. Kendini giydiği takım elbiselerden belli ediyordu. Onu her zaman aşırı klas gösteren takım elbiselerinden bahsediyorum.
Kendisinin kolay kolay gülümsediğini gören sayısı çok azdır. Ama biz beraber öğle aralarında yemek yerken o güzel yüzde herkesin gördüğünden daha çok gülümse gördüğüme yemin edebilirdim.Şimdi klasik pazartesi gününde gelip Joshua'nın yapacağımız işleri söylemesini bekliyorduk. Onu göreceğim için mutluydum. Onunla çalışmak güzeldi. Adım sesleri ile kafamı oraya doğru çevirdim ve gördüğüm kişiyle sertçe yutkundum. Bugünkü takımı ona çok yakışmıştı. Siyah rengi genelde sevmezken siyahı Joshua'ya çok yakıştırıyordum siyah onunla anlam buluyordu benim gözümde.
-Günaydın bugün yapmanız gerekenler şimdi size gelecek olan kağıtlarda yazıyor bazıları gün sonuna kadar bazıları da bu hafta sonuna kadar yapılması gerekenler. Eğer bir sorun olursa odamda olacağım haberiniz olsun. İyi çalışmalar.
Kağıtları yakınında olan Minnie'ye verip yavaş adımlarla odasına doğru gitti. Girmeden son kez kağıtların dağıtılmasına bakmak için arkasını döndü. Herkese tek tek bakarken sıra bana gelmişti. Göz göze geldiğimiz an içimi kaplayan sıcaklıkla kocaman gülümsedim. Onunda bana attığı ufak sırıtma ile günüm iyice güzelleşmişti. Odasına girdikten sonra hala gülümsemeye devam ediyordum. Elime ulaşan kağıtla yapacağım işlere bakıp enerjik bir şekilde çalışma masama gittim.
Hepimiz bir arada çalışıyorduk. Bunun sebebi bizim aramızdaki samimiyeti artırmak olduğunu söylemişti. Bu şeyi söyleyen kişi Joshua'nında üstüydü. Şirketi kurmuştu ama burada çalışmıyordu her işini evden yapıyordu. Bizim buradaki çalışma kısmına ise görevli olarak Joshua'yı bırakmıştı. İyi bir şeydi bu çünkü başımızda olan kişi için aklıma Joshua'dan başka uygun birisi gelmiyordu.
Bilgisayarımı açıp işlerimi halletmeye başladım. Bir süre sonra yanıma gelen Yeri ile kafamı ona çevirdim.
-Bir dedikodu ile geldim. Duyunca çok şaşıracaksın. Tahmin et kiminle alakalı?
Buranın tek dedikodusu Joshua'ydı ve yüksek ihtimalle bu seferkide onunla alakalıydı. İç çekerek
-Joshua ile mi alakalı?
-Evet ama bu seferki bence yüksek ihtimalle doğru. Şimdi patlatıyorum bombayı hazır mısın?
-Söyle artık Yeri.
-Joshua buradan birini seviyormuş ve bu seferki dedikoduyu söyleyen kişi sağlam güvenilir yani.
Sevdiği birisi mi varmış? Kim olabilirdi ki bu kişi? Ben ne düşüneceğimi bilemiyorum şuan.
-Hey Seokmin bir şey desene yoksa sende mi çok şaşırdın yoksa kim bilebilirdi bizim soğuk patronun birine aşık olacağını neyse hadi gittim ben
diyip sandalyesini geriye doğru iktirdi. Kendime gelmek için kafamı sallayıp işime odaklandım. Ellerimin titremesiyle donup kaldım. Burası çok mu sıcak olmuştu. Lavaboya gitmem lazım. Aniden kalkıp hızlı adımlarla lavaboya gittim. İçeri girip kapıya sırtımı yasladım.
Normalde Joshua hakkında olan dedikoduları umursamazdım ama bu çok farklı bir dedikoduydu. Sorsam bile bana söylemeyeceğini biliyordum. Beraber çoğu öğle arasında yemek yesek bile daha o kadar yakın değildik. Sinirle saçlarımı karıştırıp soğuk suyu açtım. Yüzüme sertçe çarptığım soğuk su ile azda olsa kendime gelmiştim.
Karıştırdığım saçlarımı düzeltip lavabodan çıktım. Saate baktığımda öğle arasına daha vardı. Kendi yerime oturup işime odaklandım. Çünkü odaklanmazsam düşüncelerim iyice saçmalayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Until I Found You ||Seoksoo
FanfictionJoshua ve Seokmin öğle vakitlerini beraber geçirirlerdi ve bunun sonucunda ne olacağını ikiside tahmin etmiyorlardı