Joshua
Kahvemi hazırlarken bugünkü işleri düşünüyordum. Bu haftanın sonuna gelmiştik bile bu kadar hızlı geçmesini beklemiyordum. Kahvemi yudumlarken son kez televizyona göz attım. Hava durumu uyarıyordu sağanak yağmur için.
Üstüme şişme ceketimi giydim. Kafamada beremi taktıktan sonra işe gitmeye hazırdım. Botlarımı giyip şemsiyemi alıp dışarı çıktım. Bugün işler çok yoğun değildi ama girmem gereken bir toplantı vardı. Tam iş bitiş saatine yakın zamanda toplantı olacaktı. Yani biraz mesai yapacaktım bugün.
İşler yolunda olduğu sürece mesai yapıp yapmamam pek önemli değildi. Geceye kadarda çalışabilirdim. İş için yapamayacağım şey yoktu. Çalışmayı seviyordum. Evim iş yerime yakın değildi bu yüzden arabamı park ettiğim yere doğru yürümeye başladım. Arabama bindikten sonra hızlıca klimayı açmıştım. Hava soğuyordu ve ben hasta olmak istemiyordum.
Sıcak arabayla işe doğru giderken işin yolunda arabasının dibine çökmüş Seokmin'i görmemle arabayı durdurmam bir oldu.
Hızlıca kemerimi açıp arabadan çıktım. Beni gören Seokmin hemen yerden kalkmıştı.-Seokmin iyi misin? Sana bir şey olmadı değil mi? Bakım bir sana.
-B-ben iyiyim Joshua sadece arabam aniden bozuldu. Güzel güzel sürüyordum sonra aniden durdu. Bende baktım her yerine ama bir türlü çalışmadı. Ne yapacağımı bilemeden çöktüm kaldım burda.
-Tamam ben şimdi çekiciyi ararım senin arabanı tamirciye bırakır. Şimdi sen eşyalarını al ve benim arabama bin. Ben arayıp geliyorum hemen.
Kafasıyla beni onaylayıp hemen eşyalarını aldı arabadan. Onu bu şekilde üzgün görmek hiç hoşuma gitmemişti. Gözleri dolu dolu arabaya bindi. Bende telefonumu kulağıma yaslayıp arabayı çalıştırmaya gittim. Kim bilir ne kadardır böyle dışarda bekliyordu. Bu yüzden arabayı çalıştırıp klimanın sıcaklığını sona getirdim. Hasta olmasını istemiyordum.
Adamla hızlı bir şekilde konuşup Seokmin'in plakasını verdikten sonra telefonu kapattım. Arabaya binip yan koltukta oturan Seokmin'e baktım.
-Benim arabama bakan tamirciyi aradım. Senin arabanı burdan alıp ilgilenecekler merak etme. Ve tekrar soruyorum iyisin değil mi? Eğer bir yerini vurduysan söyle lütfen çünkü işe gitmeden hastaneye götürebileyim seni.
-Gerçekten iyiyim Joshua şimdi tek isteğim işe gitmek. Çünkü biliyorsun geç kalmayı sevmiyorum.
-Biliyorum o zaman kemerini taktığına göre hadi gidelim işe.
Arabayı sürmeye başladım. Zaten az mesafe kalmıştı iş yerine. Sürmeye devam ederken kırmızı ışığa denk gelmiştik. Yeşil ışık için beklemeye başladım
-Joshua bak sana ne göstereceğim. Yaptığım karpuzlu bardağa bak. Fırından çıkmış. Bana da oradaki bir arkadaşım fotoğrafını attı.
Telefonunu bana çevirip yaptığı karpuzlu bardağı gösterdi. Gerçekten çok güzel olmuştu.
-Seokmin bu çok güzel olmuş. Gerçekten çok yeteneklisin. Aşırı beğendim.
-O zaman bunu sana veriyorum ve itiraz kabul etmiyorum. Bu bardak senin olacak.
-Seokminie ama sen benden hediye kabul etmiyorsun ama ben senden hediye alabiliyorum olmaz böyle.
-Yaa Joshua bu hediye sayılmaz ki hem niye her şeyin karşılığı olmak zorundaki. Bu bardağı vermek içimden geldi sana o yüzden kabul etmek zorundasın.
-Bundan sonra sana bir şey verdiğim zaman kabul etmek zorundasın Seokminie haberin olsun.
Biz bunları konuşurken çoktan kırmızı ışık yeşil olmuştu ve ben sürmeye devam etmiştim. İş yerine vardıktan sonra ikimizde arabadan inmiştik. Beraber iş yerine doğru yürürken aklıma gelen kahve planı ile adımlarımı kafeteryaya çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Until I Found You ||Seoksoo
FanfictionJoshua ve Seokmin öğle vakitlerini beraber geçirirlerdi ve bunun sonucunda ne olacağını ikiside tahmin etmiyorlardı